İçinde güzel düşünceler barındıran insanı çelişik düşüncelerle yoran bir kitap.
Fakat çevirmenin mi düşünceleri yoksa Schopenhauern mi anlayamadım! ?
Cümle ve sözcük kargaşalığı, kimi yerlerde tekrarlar sıkıcı bir hal alıyor.
Zaten kitapta da değinilen konu, yazarların -okuru anlayan bileceği sade bir dil -üslup kullanmasını öneriyor.
Sizde, cımbız alarak kendinize göre hangi duygu ve düşünceyi benimsiyorsanız onu alıyorsunuz. Önemli olan da konuyu anlamak değil mi ?