Bütün bir ömür boyunca maddi hırslar peşinde koşarak aşkı yaşama alışkanlıklarını bütün bütün kaybeden zavallı zenginlerin iskeletten ibaret olan ruhlarındaki sefalete acımamız lâzımdır.
Siyaset bir zaman işlerimizi yolunda götürür, fakat hiçbir zaman bizi kuvvetli yapamaz. Düşmanı uyutarak bizi rahat ettirir, lâkin düşmanı dost yapmaz ve düşmanlığı ortadan kaldırmaz.
Öyleleri vardır ki, her zümreye yaranmaya kabiliyetli yaradılıştadırlar. Böylelerini düşünürken karakter düşüklüğünün aşırı halini ifade eden hikmet dolu şu dost sözünü daima hatırlarım:"Öyle namussuz adam ki, hiç düşmanı yok!"
Hayatımız, duygusuzların asla farkında olmayacakları, devasız bir yeis içindeki bunaltmalariyle bizi aşağı canlıların hizasına yaklaştırır. O zaman ruhsuz kalan şekillere başvurulur. İçi boş güzel sözler, parlak şekiller, süslü kıyafetler itibar kazanırlar. Amerikan hayatı ideal olur. Büyük adam diye yüksek koltukta oturana denir. Kibir ve haset hörmet bulur ve bütün bunların yanısıra aşk unutulur, mukaddesat bizi Allah'a doğru götürücü yol olan mânasını kaybeder.