Bir kilimi üzerinde sevgiliniz gezinecekmis, bir kaşkolu çoçuğunuzun boynuna dolayacakmış gibi dokur, bir binayı içinde anneniz oturacakmış gibi yaparsanız, ne o kilim eskir, ne o kaşkol solar, ne o bina yıkılır.
Sevgili Dost,
Neşesi yağmalanmış bir bayramdan geriye ne kalır? Ellerden buharlaşıp uçan limon kolonyalar, yenildikten sonra kağıdı buruşturulup atılan sekerler, caminin avlusunda kalan gazete ve mukavva parçaları, imamın her bayramda tarif edip cemaatin her bayram şaşırdığı bayram namazı mı?
Ellerimizi bağlayacak mıyız yoksa iki yana mı salacağız? Herkes göz ucuyla birbirine bakıyor. Önümüzdekiler de şaşkın, yanımızdakiler de. Bu durumda eller ne bağlanmalı ne iki yana salınmalı. Bu durumda eller havaya kaldırılmalı, "Affet!" demeli belki.
Neşesi yağmalanmis bir bayramdan geriye ne kalır? Telefonların felç olması yüzünden aramadığınız tanıdıklarımız için inandırıcı bir mazeretimiz var, ne güzel. Doğrusu vefalı milletizdir; dindar olduğumuz kadar baglyzder birbirimize.