Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
İrem Tunç
İrem Tunç
@iremtunnc
“If not later, when?”
Hemşire
135 okur puanı
Mart 2020 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Konu olarak öğretmen Yuko Moriguçi’nin, dört yaşındaki kızını öldüren iki ortaokul öğrencisinden aldığı intikamın dehşetini anlatıyor fakat esasen aile ilişkileri, kişilik oluşumları, sistemin yargı yapısı gibi konuları da ele alıyor. Ve bunu saf bir yalınlık ve sade cümleleriyle yazıp, yüzünüze atılan bir bardak soğuk su etkisi yaratıyor.
Çevre faktörleri ne kadar etkili olursa olsun çocuklar kişilik oluşumlarını önce aileden alarak oluştururlar. Daha sonra ama iyi ama kötü tercihler yapacakları dönemeçlere girerler. Birden fazla bakış açısıyla okuduğumuz hikaye de bunların hepsine tanık olacağız. Ben naçizane herkesin okumasını tavsiye ediyorum kitabı.
Arkadaşlar çok fazla söze gerek yok. Baştan aşağı tam anlamıyla H A R İ K A bir kitaptı. Gavin’in küçük ikiz kızlarıyla olan ilişkisini çok keyifle okudum. Böyle sevimli hikayeleri okumaya bayılıyorum Kitabın bir başka kilit noktası varsa o da kitap kulübü erkeklerinin her bir hareketi komedi filminden fırlamış gibiydi. Saniye saniye öyle bir gözümde canlandı ki kahkaha atmaktan okuyamadım (yemin ederim) Velhasılkelam alın,aldırın, okuyun, okutun arkadaşlar. Bu kitap işte o aradığınız kitap:D
Bir avukat ve müzik terapisti altlı üstlü iki daireyi paylaşırsa ne olur? Ben size ne olacağını söyleyeyim, avukat müzik terapistinin yüksek sesli müzikle çalışacağını hesap edemediği için ilk günden karşı tarafı attırmaya çalışır Baştan hesaba katsaydın ya şekerim onu
Konusu, işlenişi ve gidişatıyla severek okuduğum bir kitap oldu. Çok güzel bir ikinci şans hikayesiydi. Yazarın seveni o kadar çoktu ki konusu itibariyle de merakla beklediğim kitaplardan biriydi. Ne kadar severek ve keyifle okusam da bir nokta da hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeden geçemem. Çünkü çevirisi beni çok zorladı. Okuyan arkadaşlarımla konuştukça görüyorum ki genel olarak bu konuda yalnız değilmişim. Bazı paragraflar bende anlaşılmadan yazılmış hissiyatı uyandırdı. Kitabın yarısından sonra bu durum daha iyi bir hâl alsa da tamamen düzelmedi. Doğru aktarım olmadığı için karakterlerin flörtleşmelerini bile yer yer keyifle okuyamadım, bu beni çok üzdü. Orjinal haline de bir göz atmış biri olarak söyleyebilirim ki bir kelimenin birden çok anlamı vardır ve bazen yan anlamları kullanmak daha doğrudur.
Bu sebeplerden kaynaklı olarak daha çok sevebileceğimi düşündüğüm bir kitap benim için maalesef ki ortalama bir kitap oldu. Türü sevenler hikayenin kendisi için bence bir şans verebilir
Okur Takip Önerileri
Yıllardır sevdiği her türden kitabı okuyan bir okurum. Hiç senenin favorisi, ayın favorisi, son beş yılın en iyisi seçmedim. Yani harika kitaplar okudum elbette ama bu sene bambaşka oldu sanki. Daha kitabı bitirmeden bu senenin favorisisin bebeğim dedim. Kapağını ilk gördüğümde aramızda bir bağ oluştu bu kitapla. Beni kendine çeken bir sıcaklığı ve güzelliği vardı. Bir aşk, bir sonsuz sevgi, aile bağları ve merhamet hikayesinin yanı sıra İrlanda Devrimini anlatan, her detayı incelikle işlenmiş ve okuduğunuz her satırından anlayacağınız gibi derin bir araştırılma yapılmış. İrlandanın zengin tarihine sahip şahane bir geçmiş gelecek kitabı bu. Geçmiş mi geleceğin içinde gelecek mi geçmişin? Ne olduğunun bir önemi yok. İkiside birbirine bağlı ikiside birbirinin içinde. Ve bizim içimizde. Birçok sahneyi sanki oradaymışım, bir sandalyede de ben oturuyormuşum gibi okudum, ya da izledim Sayfa sayısı size belki ortalama bir uzunlukta görünebilir ama içerik açısından sindirilerek okunacak bilgileri ruhunuza alacağınız bir kitap. Yazarın özellikle gerçek karakter isimleri kullanması beni çok etkiledi. Gitmeden size son bir şey söylemek istiyorum dostlar, ben aşık oldum bi’güzel kitaba Sevgi paylaştıkça çoğalır okuyunnn bu kitabıMest olacaksınız
Kitapların arka kapaklarını okumayı sever misiniz? Yoksa direkt kitabı alıp okur musunuz? Ben arka kapak yazılarını okumayı seviyorum ama bazıları hikayenin içeriğinden çok fazla ince detay barındırıyor. Bazılarıysa içerik için oldukça yetersiz kalabiliyor veya yanıltıyor. Mesela Bir Başka Mavinin arka kapak yazısına bakacak olursanız, size biraz daha gençlik romantizm türünde bir kitap gibi gelecektir. En azından ben ve kitabı birlikte okuduğum arkadaşım o yanılgıya düştük. Oysa kitap o kadar derin ve sarsıcı duygular barındırıyor ki beklediğimizden daha fazla ters köşe olduk
Kitabın tüm havası ağır depresif ve melankolik geçiyor. Karakter hep bir buhranda. Kendini bulmaya çalışıyor. Ama gerçekten ne olduğunu, kim olduğunu... Daha iyi bir hayat için doğru yolu bulmaya çabalıyor. Bunları yaparken çok zor kararlar alıyor. O kitabın içinde ben kitabın başında o kararların sonucunda mahvoldum, sevindim. Birçok duyguyu yaşattı bana. Bir aşk romanından da ziyade Blue’nun hayatının eskiyle birlikte nasıl yeniden şekillendiğini okuyoruz. Eh aşk yok demiyorum tabii, elbette var ama odak nokta daha farklı. Gerçekten hem çok yıpratacı hemde çok güzel bir serüvendi benim için. Yazarın tarzını çok beğendim. Bu tarz kitapları yılda birkaç taneden fazla okumayan ben sesleniyor size arkadaşlar:Dözellikle türü de seviyorsanız kesinlikle okumanızı öneririm naçizane
Bir bölüm daha, şuraya da gelsin de öyle bırakayım bari diye diye 00.30’dan sabahın dört buçuğuna kadar okuduğum kitap kendileri. Ee bitti tabii. Ritmi şahaneydi. Hiç düşmedi. Gerilim, polisiye ve romantizmle birleşmiş bu seri beni bitiriyor arkadaşlar:) Her yanı kalite. Birinci kitaba göre daha fazla farklı bakış açısından okuduğumuz kitap yine tahmin ettiğim şeylerin yanı sıra şaşırtıcıydı. Eve’nin katili kovalayış süreci, ipuçlarını kovalaması, olay örgüsünün keyifli ve merak ettirici şekilde dağtımı kitabı tamamen mükemmel kılıyor bence. Ve Roarke. Siz ikiniz çok iyi ikilisiniz adamımm! Okurken mutluluktan ağlayasım geliyor sanki, kitap öyle güzel:D
Bu kadın bu işi yapıyor!!! Sen çiklitin bir numarasısın Sophie Kinsella. Kraliçe! Bu seneki en sevdiğim kitaplar içerisinde bir numarayı paylaşanlar olacak belli ki. Ayrıca kendisi favori Sophie Kinsella kitabım oldu. O kadar eğlenceli ve aynı zamanda ufak dokunuşlarla dokunaklı satırlar yazıyorsun ki zaman zaman... alışveriş listesini bile okumak istiyorum. Sanki kelimeler birleşip muazzam bir lezzet sunuyor ortaya. Eskilerdeki tad hiçbirinde yok. Hep diyorum bunu ve bu şahane kitaplar da beni destekliyor.Her cümlesinden bir kalite, bir keyif akıyor. En çok hayran olduğum kısım Samantha ve Nathaniel’i okuyoruz ve o güzel aşklarını çok seviyoruz ama asla kitap baştan sona bunun çevresinde değil. Samantha’yı işiyle, hayatıyla ilgili kararlarla ve daha bir sürü şeyle okuyoruz. E daha çok okumak ister miydim sizi? Evet. Ama asla eksik hissetmiyorum. Bunu yaparken de sizi çok güldüren ve keyfe boğan bir kadın Sophie Kinsella. Ayrıca şimdiki zamanı kullanarak harikalar yaratan biri de:) Okumayan bin pişman...
İşte size güzel bir romantik hikaye tarifiyle geldim arkadaşlar, toplanın.
Havada uçuşan lezzetler, keyifli atışmalar ve usta ellerle dolu bir mutfak düşünün. Sonra yanlarına sempatik ve gönül çalmayı bilen bir erkek ve hırçın ama parmak uçları yeteneklerle dolu tatlı bir kadın ekleyin. Azıcık da enerjik arkadaş tozu ilave edin. İşte hazırız
Nahif, keyifli bir aşk hikayesi okudum. Özellikle kitabın ortalarından sonra iyice keyiflendim. Severiz böyle sevimli hikayeleri🥲
Aman dikkat kitabın başlarında Balım sizi delirtebilir. Zira beni fazlaca uzayan ve bence o seviyede artık gereksiz olan inadı delirtti. (Derdin ne kızım allasen? Gel otur konuşalım.) Kitabın içerisinde olan harf, kelime ve ek yanlışları gözüme oldukça çarptı. Keşke onlar olmasaydı.
Keyifli bir hikayeye adım atmak isterseniz sizi Balım ve Kenan’ın hikayesine gönül rahatlığıyla davet edebilirim
Bebeğim? Bugüne kadar neden birbirimize kavuşmadık ki? Baştan aşağı kalite kokan, polisiye ve romantizmi oldukça usta şekilde ele almış. Bendeki kitabın ilk baskısıydı. Orjinalinde 1995, biz de 2002 olarak görünüyor baskısı. Kitabın o eski dokusu, sayfa kokusu da beni iyice etkiledi sanırım. Diyecek çok bir şey yok. Bunu daha öncelerinde seçmezdim ama kendisi bu seneki favori kitabım sanırım:)
Tanıtım bülteninde, yeni başlangıçların vaadi ve aşkın iyileştirici gücü ile dolu bir roman, diyordu. Tam olarak bu cümle özeti. Kitabı ilk gördüğümde aramızda bir bağ oluştuğunu düşünüyorum. Seveceğimi hissetmiştim. Öyle de oldu. Çoktan fazla sevdim.
İnsanın içine işleyen nahif, hüzünlü aynı zamanda iç ısıtan bir kitaptı. Eğer yazarın adı yazmasaydı veya bir mahlas kullanılsaydı hiç şüphelenmezdim adeta bir çeviri gibiydi. Bence yazar kendi tarzının da dışına çıkmış kitabı yazarken ve oldukça başarılı olmuş diye düşünüyorum.
Bir mucizeye tanıklık etmek isterseniz, sizi adaya alabiliriz :)
Tahmin edilebilir bir konu, hemen hemen klasik bir aşk hikayesiydi. Şöyle bakacak olursam aslında gayet keyifli bir kurgusu ve olay akışı vardı fakat ben duyguyu alamadım. Oysa çok büyük bir umut ve merakla aralamıştım sayfaları. Birkaç yerde Travis’in köpeğiyle sahneleri ve son kısımda ufacık bir duygulanma(duyg bile diyebiliriz) saymazsak kahrolarak alamadığım duygulara ve hayal kırıklığıma boğuluyorum:(
(Yakın zamanda filmini de bir izlemek istiyorum.)
Uzun zamandır fantastik kitap okumuyordum. O yüzden çok iyi geldiğini itiraf etmeliyim. Zekice örülmüş bir olay örgüsü, kıvrak zekalı karakterler, keyifli diyaloglarla bezenmişti.
Alışılagelmişin dışında da bir ilişki vardı. Çılgın, atik, beladan çıkmayan, küfürbaz bir kadın. Bir cadı. Ve bir cadı avcısı. Sadık,
kahretmesin bile diyemeyen, görevine kendini adamış bir adam.
Eh ne diyor kitapta,
Cadı ile cadı avcısı kutsal evlilik bağıyla birleştiklerinde
hikâye tek bir şekilde bitebilir
AŞK ve ATEŞ
Kitabı arkadaşımla birlikte okuduk sayılır. Kitabın tüm kurgusunu, karakterlerini oldukça sevmemize rağmen öyle bir waaoooww olamadık. Niye olamadık sebebini de çözemedik ama gayet keyifliydi. Devamını merak ediyoruz.
Okuması oldukça keyifli bir gençlik romanı. Sevimli çizimleriyle yüzümü güldürdü. Böyle tatlı hikayelere ara ara çok hasret kalıyoruz bence:) Sonlarıyla iyice tatlı şekilde beni avlamıyorlar mı? Bayılıyorum:)
Fakat ikili diyalogları arasında yer yer çok anlamsız cümleler ve kelime öbekleri vardı. Daha iyi bir düzenlemeyle daha anlamlı olabilirdi ve okurken çok daha iyi keyif alabilirdim diye düşünüyorum.
Kitap için hangi sözlerle başlasam diye düşünüyordum, gözüm tekrardan arka kapak yazısına takıldı
...
𝙾 𝚋𝚒𝚛 𝚃𝚞̈𝚛𝚔 𝚔𝚊𝚑𝚛𝚊𝚖𝚊𝚗. 𝙰𝚍𝚒 𝚂𝚎𝚗𝚌𝚎𝚛. 𝙻𝚊𝚔𝚊𝚋𝚒 𝙿𝚎𝚗𝚌̧𝚎. 𝚃𝚎𝚔𝚗𝚘𝚕𝚘𝚓𝚒𝚗𝚒𝚗 𝚎𝚗 𝚋𝚞̈𝚢𝚞̈𝚔 𝚜𝚒𝚕𝚊𝚑 𝚘𝚕𝚊𝚛𝚊𝚔 𝚔𝚞𝚕𝚕𝚊𝚗𝚒𝚕𝚍𝚒𝚐̆𝚒 𝚋𝚒𝚛 𝚌̧𝚊𝚐̆𝚍𝚊, 𝚒𝚗𝚜𝚊𝚗𝚕𝚊𝚛𝚒𝚗 𝚊𝚌𝚒𝚖𝚊𝚜𝚒𝚣𝚌𝚊 𝚘̈𝚕𝚍𝚞̈𝚛𝚞̈𝚕𝚍𝚞̈𝚐̆𝚞̈ 𝚟𝚎 𝚣𝚞𝚕𝚖𝚞̈𝚗 𝚑𝚊𝚍 𝚜𝚊𝚏𝚑𝚊𝚢𝚊 𝚌̧𝚒𝚔𝚝𝚒𝚐̆𝚒 𝙴𝚜𝚒𝚛𝚕𝚎𝚛 𝚂̧𝚎𝚑𝚛𝚒𝚗𝚒𝚗 𝚝𝚎𝚔 𝚞𝚖𝚞𝚍𝚞. 𝙱𝚞 𝚜̧𝚎𝚑𝚛𝚒𝚗 𝚔𝚊𝚕𝚋𝚒𝚗𝚒
İki çiftlik çalışanı olan yakın arkadaş Lennie ve George'un tek hayali kendilerine ait, ufak, onlara ait, istediklerini yapabilecekleri bir arazilerinin olması. E bu araziye sahip olabilmek ve kendilerini geçindirmek için belirli süreler içinde beraber çiftliklerde çalışıyorlar.
Kitapta Lennie ve George'un yanı sıra çiftlikte yaşayan diğer insanların da hayatına misafir oluyoruz. Hem o zor yaşamı hem de insanların ön yargılarıyla yüz yüze kalıyoruz.
İkisinin arkadaşlıkları içimi burktu.
Lennie olmasaydı bu kadar sever miydim? Açıkçası sanmıyorum. Onun naif, temiz, çoçuksu kalbi, kalbimde bir yer edindi.
.
İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur (#alıntı)
.
.
Lennie için söylenmiş daha güzel bir söz düşünemiyorum
El Kızı ortalama olarak 1960 ve 1980 yılları arasında geçen bir hikaye. Kitap en başında bir kadın cesedinin bulunmasıyla başlıyor ve daha sonra geçmişe dönüp oradan okumaya devam ediyoruz.Zaten aşağı yukarı bir yirmi beş sayfa kadar sonra kurgunun nasıl olacağını kabataslak anladım.Yani bu açıdan üstü açık bir anlatım vardı.
Nereden ne anlatsam,
Susan Elizabeth kitaplarını okuduktan sonra o kadar uzun süre benimle beraber oluyorlar ki. Gerçekten varlarmış, ya da onları bir sinema ekranında izlemişim gibi. Belki okuyan çoğu kişiye bu sevgim abartı ve seri kitapları da normal gelebilir. Ama arkadaşlar inanın ki bunu ENGELLEYEMİYORUM. Biraz bu huyum var işte. Öldüresiye seviyorum, romantik damarım durdurak bilmiyor. Aşk Çok Yakında'ya gelecek olursak bu sefer Molly'nin yakın arkadaşı Anabelle ve Kevin'in (neredeyse Stars'ın diyebiliriz bence) menajeri Heath'i okuduk. Diğer beş kitaba göre biraz altta kaldı kitabın %80 lik kısmı sanki. Yani bakın sakın aa kötüymüş demeyin. Çünkü o çok g ü z e l. Çok güldüm, duygulandım ama serinin öteki kitapları daha üst seviyedeydi. Başlangıçta diğerleri dururken neden menajeri okuyoruz ki şimdi demiştim ama büyük konuşmuşum. Sep'in aile dramını, arkadaşlık ilişkilerini, duygusal geçişlerini çok seviyorum. Romantik komedi azıcık da dram severseniz durmayın derim
