Böyle bir ülkeden ne beklerdiniz? Altına, gümüşe, mücevhere boğulmuş kadınlar mı? Erkekleri olmadığı için nesli tükenmek üzere mi? Ağır işler yapamıyorlar mı? Kendilerini geliştirememişler mi?
Bu sorularınızı tekrar gözden geçirmenizi dilerim. Zira bu kitaptaki kadınlar her şeyin üstesinden öylesine güzel bir şekilde gelmiş ve kendilerini geliştirmiş ki her sayfada beni kendi sistemlerine hayran bırakan mantıkları var.
Duygudan yoksun davranışları ilerleyen sayfalarda beni yaralasa da üstün, bitmek bilmeyen merakları belli ki kendilerini bu noktaya taşımış.
Çocuk doğurma yöntemlerini daha farklı şekilde bekliyordum. Kitabın en mantığa uzak noktası buydu benim görüşümce.
“Kadınlar, yüklerini kendileri taşıyamadıkları için size taşıtmazlar. Siz kendinizi ‘erkek’ kalıplarında hissedin diye taşıtırlar.” Bu ana fikirli bir cümle okumuştum. Bu kitabın ana fikrini de buna yakın buldum.
Okumanızı, kendinize kitaptan kadınlar ve kadınlık hakkında ders çıkarmanızı tavsiye ederim.
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İş Bankası Kültür Yayınları · 202112bin okunma
Hayal ettiklerimize inanırsak gerçekleştirebilir miyiz? Hayaller tek bir kişinin ürünü müdür yoksa herkesin inancıyla mı gerçekleşir? Kitabın sonunda aklımda beliren 2 yegane soru…
Kitabın dili biraz ağır gelse de kelimeler anlamlarını siz okurken kendileri sunuyordu. Kitabın çok çeşitli karakterlerle bezeli olmasına rağmen hepsini yakından tanıma imkanı bulduğumu söyleyebilirim.
Hikayemizin ana kahramanı olan Hayri Bey’i gerek en kötü zamanında gerekse en iyi zamanında gördük, onunla beraber yaşadık. Saatlere merakının başlamasından saatin arkasına sığındığı zamana kadar hayatına dahil olduk. Tanıdığı insanlarla değişimini gördük. Bir saat gibi vakit geçerken akrep yelkovan nasıl değişir, nasıl başka bir şey anlatmaya başlarsa kitap da her sayfasında başka bir olay anlattı, her olayla insanların nasıl değiştiğini seyrettik.
Aldığım bazı mesajlar oldu:
Sen iyi oldukça çevrendeki insanlar sana iyidir. Kötü olduğun zaman yanında kalıp iyiymişsin gibi davrananlara sahip çıkmalısın.
İnandığın vakit hayalin, hayatın olur.
Daha önce hiç gitmediğiniz bir şehire gittiğinizi düşünün. Orada yaklaşık 5-6 saat gezme fırsatınız var. Yani 3-4 yere rahatlıkla gidebilirsiniz. En sona, gidilebilecek en güzel yeri mi bırakırsınız yoksa diğerlerine nazaran biraz daha gölgede kalmış yeri mi? Bu soru her ne kadar kişiden kişiye farklılık gösterse de güzel olan bence en sona