Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Osmanlı
Tarihçiler, Endülüs'ün acı tarihini yazmayı bitirmeden önlerinde bir de Osmanlı faciası buldular. Kur'an'ın gölgesinde kurulmuş bir devletin enkazı bile kalmamıştı; adı değişmiş, varlığından ar duyulur olmuştu. Şüphesiz, böyle bir facia bir gecede veya bir günde olup bitmedi. Bir asırdan fazla öldü ölecek, gitti gidecek diye beklendi. Göz göre göre koca bir medeniyet, tarihin sularına gömüldü. Osmanlı'nın yıkılması, bir aile devletinin yıkılması, bir yönetimin el değiştirmesi olarak algılanamaz. Osmanlı, her ne kadar Osman Bey'in adına kurulmuş ve yaşamış bir devlet ise de temsil ettiği değer Osman Bey değil, Osman Bey'in akidesiydi. Onun çökmesi için asırlarca uğraşanlar da Osman Bey'le veya onun aşiretiyle uğraşmamışlardı; asıl hedef, Mushaf bulunan odada uyumaya hayâ eden anlayışın nesilden nesile taşınmasını engellemekti. Bu durum, Osmanlının aşiret adına kurulup din adına gelişip büyümesinden kaynaklanmaktaydı. Bilhassa Osman Bey'in torunu Yavuz Selim, Mısır'dan Halife unvanıyla döndükten sonra, Türk ırkının Osmanlı'sı yoktu, Müslümanların Osmanlı'sı vardı.
Sayfa 126Kitabı okudu
“…Zira dünya işleri kolaydır. Adıl ahiret işlerine yönelmek gerekir…”
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
İslâm, insanları dünya ve ahirette saadete erdirecek yegâne dindir, yegâne nizâmdır, hayat şeklidir.
Osmanlı'nın yıkılmasının ardından onun yerine laik bir devlet kuruldu. Kurulan bu devlet, Osmanlı' nın yaptıklarını ters taraftan gördü. Başta Kur'an, onun elifbası, hac ve kadın olmak üzere İslam şeari adına ne varsa kara listeye alındı. Osmanlı'yı ve İslam'ı karalama yarışına girişildi.
Tarihin her döneminde bir Firavun ve bir Musa muhakkak bulunmuştur. Konumlar ve mekânları farklı olsada roller aynıdır.
İnsan olarak doğup büyüyenlerle, insanlığı büyütenler arasında farklar vardır
Reklam
Değirmende un olanla, tarlada tohum olanın aynı görülmesi hiç mümkün değildir.
"Nefsine ihtimam göster ve onu faziletlere alıştır; unutma ki sen ruhunla insansın, cisminle değil."
Sayfa 153 - Tahlil YayınlarıKitabı okudu
Kurân’ın delilleri gıda gibidir, her insan ondan yararlanır. Kelâmcıların delilleri ise ilaç gibidir, bazı insanlar ondan yararlanırken çoğu insan zarar görür. Hatta kurân su gibidir; süt bebeğine de güçlü insana da yararı vardır. Kelâmcıların sözleri ise yemekler gibidir, güçlü insanlara bile bazen yararlı bazen de zararlı olur. Bebeklere ise hep zararlıdır. -İman Gazali-
Hidayet güneşi sapıklık ufkunun altında gizlenmiş,hakkın nuru , batılın perdeleri ardında inzivaya çekilmiş.
Sayfa 120
968 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.