Yola koyulmadan önce her mücahid, benliğini öldürmeyi veya ayaklar altına almayı başarabilmelidir çünkü benlikle çıkılan yol hüsranla son bulur işte bunu bilerek ben de diğer mücahidler gibi benliğimi öldürdüm hatta öldürmekle yetinmeyip idam da ettim. Evet ölü benliğimi idam ettim ki bir daha canlanmasın diye...
Kalk, yaşayacaksan Hakk için yaşa, öleceksen de O'nun Yolunda öl!
Sayfa 63
Şu an için önümdeki kağıdın ölü olduğunu söyleyebilirim. Üstelik insanların ölmeden önce içerisinde bulundukları hali yaşamadan öldü! Hatta ölü doğdu diyebilirim. Fakat aynı zamanda bu kağıdın nasıl dirileceğini de biliyorum üzerine yazacağım 'Rahman ve Rahim Olan Allah'ın İsmiyle' ibaresiyle dirilecektir. Bu yazı kağıdın doğumuna ve yeniden dirilişin işarettir.
Sayfa 39
Okur Takip Önerileri
"Yavaş yavaş ölürler,
Alışkanlıklara esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını değiştirmeyen ve genişletmeyenler..."
Tarihte her ne zaman açık bir zafer, zorlayıcı bir savaş varsa mutlaka arkasında çarpan bir kalp, akan bir ter başkaldıran bir yiğit öfkeli bir cesur vardır.
Sayfa 48
Ölümü isteyenle hayatı isteyen, iki ayağı ile ölüme koşanla rahatını bozmamak için onu kendinden uzak tutan, ölmek için ve şehadet nimeti elde etmek için savaşanla yaşamak, mutlu ve kıvançta olmak için savunma yapan kimse arasında ne büyük fark vardır.
Sayfa 34
Ağlasın ömrünü boşa harcayan
Eline geçen bir şey yok kayıptan başka.
Gerçek şu ki başarılı olmak,mutlu olmak demek değildir. İnsan başarılı olur,sosyal hayatta özlediği yerin daha üstünü bile alır da, mutlu olmayabilir. Servetin, güç ve şöhretin son noktasında varmış nice insanlar vardır k,i içi daim mutluluk dünyasının hasretiyle yanıp tutuşur. Gösterişli apartmanlarda, göz kamaştırıcı bir konfor belirtisi içinde yaşayan insanlar görürsün ki bunların hepsini bir günlük mutlulukla değiştirmeye hazırdırlar. Çünkü mutluluk tamamıyla gönül işidir. Ve içimizdedir onu kendi içimizden başka bir yerde sanıp aramak ve mutluluğu sırf servetin, güç ve şöhrette görmek çölde de serabı su zannetmektir.
Sayfa 17
Yan yana yaşayan bedenlerin Allah katındaki durumları kalplerinin Allah'a olan uzaklık ve yakınlığına göre değişir.
Sayfa 29
Zaman bize emanet...
Zamana ne yüklediğimiz önemli...
Allah yolunda öldürülenler, uğruna öldükleri davanın zafere ulaşması bakımından, topluluklarda büyük bir tesir uyandırıyorlar. Onların ölümüyle davaları daha fazla büyür ve gelişir. Onların şehadeti arkada kalanlara tesir eder. Öldürüldükten sonra, kitlenin iç aleminde tesiri bir faaliyet unsuru olarak kalırlar. Bu da bir bakıma hareketli faaliyet şeklidir.
Allah'ın İslam ümmetini zikretmesi için, Müslümanların da bu hakikatlar üzerinde iyice düşünmesi gerekir. Allah'ı unutan kimse, kendisini kaybetmiş gereksiz bir yaratıktan başka bir şey değildir. Onun yeryüzünde zikre şayan,mele-i âlâ'da zikre şayeste hiçbir vasfı yoktur. Kim Allah'ı zikrederse, Allah da onu zikreder. Ve zikrini kainatın da üstüne çıkarır.
Hayatı peşinden sürükleyecek fikir ve düşünceye sahip olmayan bir topluluğun arkasından kimse gitmez.
Hayır... Bu bir itikat savaşıdır. Bu bir iman kavgasıdır. Bu bir din mücadelesidir. Ne arazi çatışması,ne sömürgecilik savaşı,ne askeri çarpışma,ne de bu yalancı bayraklar ve maskeler hiç birisi değil...
"Çünkü ben karanlıklardan nefret ediyorum. Karanlığa lanet etmeyenlerden de nefret ediyorum..."
