Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birçok Mekki âyette namaz kavramları olarak kıyâm, rükû, secde gibi kelimeler geçmektedir. İlk muhatap kitle olmaları hususu dikkate alınırsa, bu kavramların ne anlama geldiğini Arapların bildiği/anladığı kesindir. Daha açık ifade ile söylemek gerekirse, namaz İslam'la birlikte Arapların ilk kez duyduğu/öğrendiği bir ibadet değildir. Onlar zaten bu ibadetten haberdardılar.
Sayfa 15 - Ankara Okulu YayıneviKitabı okudu
Din erkeğin, cami erkeğin, cuma erkeğin, bayram erkeğin, cenaze erkeğin, fetva erkeğin, makam erkeğin, eğlence erkeğin... Buna karşı onu doğuran kadın fitne sebebi ve aklı yarım. Elçi'ye atılan bu iftirayı savunanlar! Sizi bir kadın doğurduğu halde nasıl oldu da mükemmelsiniz?!! İsrafil Balcı
Reklam
Cuma Namazı ve Kadınlar
Dikkat çeken uygulama ve değişikliklerden birisi, Cuma namazının sadece erkeklere farz olduğu anlayışıdır. Oysa Resûlülah ve ilk halifeler döneminde bayan sahabiler de Cuma günleri veya diğer günler camiye gelip cemaate katılıyordu. Değişen siyasal koşullar ve özellikle klasik Arap geleneğindeki kadına bakışın yansıması olarak kadınlar, cemaatten mahrum bırakılmış ve bu anlayış tarihi süreç içerisinde yerleşik bir kabul haline gelmiştir. Nitekim hiçbir kısıtlama olmamasına rağmen ve hem âyetle hem de Resûlülah'ın uygulaması ile de sabit olduğu halde, bayanlara Cuma namazının farz olmadığı gibi iddialar dillendirilmiş ve bu anlayış adeta yerleşik inanç haline dönüşmüştür. Daha ilginci ise bu iddia bilimsel makalelere kadar yansımıştır. Örneğin bir makalede yazar, Cuma namazının farz olması için erkek olmak gerektiğini iddia edecek kadar sorumsuzca davranabilmiştir.(3) 3 Hamdi Döndüren, "Cuma Namazı ve Kılınma Şartları", Uludap Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (S. 2, C.2, Yıl: 2, 1987), 143.
Sayfa 139 - Ankara Okulu YayıneviKitabı okudu
Vesvesedir O(!)
Türkiye Müslümanları olarak bizler, Arap kültürünün çocukları olmadığımız için, halkın kahir ekseriyeti namaz kılarken ne söylediğinin farkında değildir. Hal böyle olunca, insanımız kendisini namaza verememektedir. Hatta yer yer 'namazda farklı şeyler aklıma geliyor' tarzında yakınmalarla karşılaşılır. Bu sorunun en önemli nedeni, okunanların anlamının bilinmemesidir.
Sayfa 87 - Ankara Okulu YayıneviKitabı okudu
Mekkî sûrelerde yaklaşık 20 farklı âyette salât kavramı ekîm-îkame fiiliyle birlikte kullanılır ve bunların tamamı namaz kılmayı ifade eder.
Sayfa 22 - Ankara Okulu YayıneviKitabı okudu
"Cahiliye arabı ile günümüz müslümanların Buluştuğu ilginç nokta her iki tarafında insanüstü peygamber isteğidir." -İsrafil Balcı
Reklam
Cenaze Namazı mı, Yoksa Duası mı?
Cenaze namazı olarak isimlendirilen namaz, aslında ölüye yapılan duadan ibarettir. Diğer bir ifadeyle insanoğlunun kendi türdesine duyduğu saygı bağlamında bir yükümlülüktür. Nitekim Hz. Peygamber ölenin arkasından rükulu-secdeli namaz kıldırmamış, dua etmiştir. Zira İslam inancına göre rûku ve secde sadece Allah'a yapılır. Aslında aynı uygulama günümüzde de devam etmektedir. Ancak "cenaze namazı" olarak isimlendirilmiştir.
Sayfa 199 - Ankara Okulu YayıneviKitabı okudu
50 Vakitten Namazın 5 Vakte İndirilmesi(!)
En manidar çelişkilerden birisi ise, elli vakitlik namaz hediyesi ile birlikte aynı zamanda Bakara sûresinin son iki âyetinin verildiği iddiasıdır. Dikkat edilirse bizzat bu âyetlerde Yüce Allah kullarını çekemeyecekleri bir yükle/yükümlülükle sorumlu tutmayacağını vaat etmektedir. Şayet rivayetlerdeki iddialar esas alınacaksa, Yüce Allah böyle bir çelişkiye düşmüş konumda olacağı gibi, aynı zamanda bu ilahi buyruğa rağmen (hâşâ) sözünde bile durmamış ve Hz. Mûsa'nın aracılığı sayesinde ve son elçisinin de fedakârane mücadelesi sayesinde adeta büyük bir yanlıştan dönmüştür. Hiç şüphe yok ki, böyle bir senaryo mutlak kudret sahibi olan Allah'ın sıfatlarıyla örtüşmez. O, her türlü eksiklikten münezzehtir ve verdiği kararlar mutlak doğrudur ve asla da kural değiştirmez. Anlaşılan o ki, Hz. Peybamber'in ümmeti için ne derece fedakârlılarda bulunduğunu gösterebilmek ve onu yüceltebilmek adına dile getirilen bu tür rivayetler, izahı mümkün olmayan çelişkileri de beraberinde getirmiş ve büyük bir bilgi kirliliğinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Şu kadarını söyleyelim ki, madem mi'racda namazı azaltmak için onca çaba şart etmişse, Medine döneminde niçin tekrar artırmıştır.
Sayfa 130 - Ankara Okulu YayıneviKitabı okudu
Teravih Namazı
Dikkat edilirse Resûlüllah kılınmasını değil, aksine camide kılınmaması gerektiği yönünde karar almıştır. Buna mukabil Ramazan Ayı'nın ibadetle geçirilmesini teşvik etmiştir.
Sayfa 197 - Ankara Okulu YayıneviKitabı okudu
İslam Öncesi İbadetler
Kur'an orucu farz kılınmadından bahsederken "Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı."31 ifadelerini kullanır. Bu husus geçmiş kavimlere ait bu ibadetin Araplar tarafından da bilindiğine işaret eder. Keza hac ibadetinin de yine önceki kavimlere ait bir ibadet olduğu Araplar tarafından tatbik edildiği bilinmektedir. Araplar Kâbe'yi ziyarete gelen kabilelere ikramda bulunmayı ve onların ihtiyaçlarını karşılamayı dinî bir görev sayacak ölçüde hac ibadetine bağlıydılar.32 Tıpkı bu ibadetler gibi, namazın da Araplar tarafından bilindiği konusunda herhangi bir kuşku yoktur. 31 Bakara 2/183 32 Tevbe 9/19
Sayfa 17 - Ankara Okulu YayıneviKitabı okudu
Reklam
Prof. Israfil Balci
Rivayetler Resulullah'tan 1 asır sonra halk hikâyelerinden derlenmiş metinlerdir İçlerinde doğrular kadar yanlışlar da vardır Buharî ve Müslim de kendilerine göre sahih olanı, yani işlerine gelenleri almışlardır Ölçü ne onlar ne bir başkası, ölçü vahyin kriterleri olmalıdır.
129 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.