Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne zaman imkansızı seversen, İşte o zaman gerçek seversin.. // Özdemir ASAF
Senin varlığın 'TIN' yokluğun 'FİFİ' ya hani...Benimde varlığım 'OLAY' yokluğum 'KOYAR'....İŞTE O KADAR!!!!
Reklam
Bu romanda herkesin gözleri lacivert. Hiç lacivert göz görmedim ama lacivert gözleri severim. Lacivert gözlerin derinliklerinde, bilinmeyen diyarlardan maceraperest seyyahların getirdiği anlamlar yatar. Bence tabii... Dışarıda cıvıltılı bir ilkyaz güneşi, tazelenen ve yeniden doğan dünyanın yeşillikleri üstüne, işveli bir salıntıyla sıcacık altın tozları serpiştiriyor. Ben, senin için ey kari, bir roman yazıyorum. Kapı çalınıyor. Kim geldi acaba? Kimi istersem, kimin ismini yazarsam o gelir. Yazmanın bu yararı var işte, küçük bir işaretle, canımın istediğini getiririm. İstersem fikrimi değiştiririm. Kim ne yapabilir? Hadi bakalım, kapının zili çalmadı, gelen giden yok. Tamam mı? Yoo, tamam değil, çünkü fikrimi yeniden değiştiriyorum, zil çalıyor ve Ali, yani kardeşim geliyor. Karşımdaki koltuğa oturuyor, bir yandan da önümdeki kağıtlarla daktilo makinesine şöyle bir göz atıyor. - Ne yapıyorsun? - Roman yazıyorum. Haksız yere azarlanmış bir çocuk gibi, bir an irkilerek anlamadan bakıyor yüzüme. - Niye? dört mevsim sonbahar/ahmet altan
Bazen canın sıkılır için daralır ne konuşulanları duyarsın ne yanındakileri görürsün kimse iyi gelmez o haline işte tam öyle bir anda bir tek kitaplar halinden anlar
Eğer bulutlara baktığımda sadece bulut değil beyaz pamuk da görebiliyorsam işte o zaman gerçekten yaşıyorum...
Arzularımız o kadar şiddetlidir ki bazen birbirimizi parçalamak isteriz. Ama topluluk duygusu bizi durdurur. Lütfen not edin : işte bu, neredeyse ahlakın tanımıdır. (Friedrich Wilhelm Nietzsche)
Reklam
Bi’ bakar mısın.? -Bana mı seslendin.? Evet, evet sana seslendim. Dinle sadece… Asla görmeyecek gözlerin benim gibi birini.! Tutmayacak ellerin benim gibi elleri... Duymayacaksın sana aşkla seslendiğim sesi… Gözlerine baktığında, Gözlerinden utanan bir göz bulamayacaksın. Kimse sana benim verdiğim değeri vermeyecek, Üşütüp hasta olursun diye kimse düşünmeyecek, Ellerin üşüdüğünde ellerini ısıtacak biri olmayacak, İşte o zaman sen üzüleceksin… Ne çok şey kaybetmişsin gözünü açta, bir bak.!! O zaman hayattan nefret edeceksin… İçin için ağlayacaksın… Ve diyeceğim son şey şu: Şimdi sen pişman ol.! KAYBETTİN KIYMET VERENİNİ… F. Avcı
Çocukken Zenginlik Belirtisi Sandığımız OLgular :D Pringles yemek:Öyle herkes yiyemezdi Pringles'ı. Star gazetesi verecek de anca öyle. O fiyattan Pringles alıp yemek, paraya para demeyen ailelerin çocukları içindi. Bianchi marka bisiklete sahip olmak:Vitessiz BMX'ler de güzeldi hoştu ama bir Bianchi'nin havasını yaşatamıyordu. Bianchi sahibiysen Bianchi sahipleriyle sürerdin, öyle sınıfsal ayrımlar yaşatırdı insana.:))) Furby sahibi olmak:Hava atmak için okula getirenler bile olurdu. Valla bizde de olsa getirirdik çünkü zenginlik bunu gerektirirdi.:D:D İşte çocuklukta zenginliğin nirvanası. Bu sende varsa sen Sabancı'nın çocuğu falan olmalısın. Akülü araban olduğunda diğer çocuklardan kendini soyutlamazsın aslında, sadece bunu kullanmaktan onlarla oynamaya sıra gelmez o kadar.:D:D Aslında cocuk olmak güzeldi keşke öyle kalabilsek hepimiz...
Politik anlamda kadınlar hakkında edilecek kelamları, binbir farklı tartışmanın içinde derinleştirmek mümkün fakat ben yalnızca bizden bahsetmek istiyorum. Ekseriyetle arkadaşlığımızdan. Kadınlık üzerine düşünmeye başlamam hangi yaşlara denk geldi, çok da emin değilim. Çalışan bir annenin kızı için tek dileğinin parasal anlamda özgür olduğu bir
ŞİİR KERE ŞİİR HEP ACI EDER Acılar yeniden filiz verdi\yeniden yağmur yağdı toprağa annem yeniden dirildi\ gördüm yeniden kurum tutmuş toprakla sıvadım yüzümü benim için budur bahar budur ve söz burada kesilmezse bileklerimden akar kelimeler belki beni biraz daha\ biraz daha ve biraz daha uyutur budur işte anlayamadığım çünkü kelimeler nasıl
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.