Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İmam Ahmed, Darimi ve İbn Hibban'ın Sahih'lerinde, Utbe b. Abdussulemi'den (رضي الله عنه) rivayet ettiklerine göre Rasûlullah ﷺ şöyle buyurdu: “(Savaşta) öldürülenler üç çeşittir: Canıyla ve malıyla Allah yolunda cihad eden mümin. O, düşmanla karşılaştığında savaşır, nihayet öldürülür! İşte, imtihan edilmiş olan bu şehid, Allah'ın arşının altındaki çadırındadır! Peygamberler ona sadece Peygamberlik derecesiyle üstün gelirler. Öldürülenlerin ikincisi, salih ameller ile günahları birbirine karıştıran mü'mindir. O, canıyla ve malıyla Allah yolunda cihad etmiş, düşmanla karşılaştığında öldürülünceye kadar savaşmıştır. Şehadeti, onun günahlarını ve hatalarını temizlemiştir! Muhakkak ki kılıç, günahları silip süpürür! Bu kimse, Cennet'in kapılarının hangisinden isterse oradan Cennet'e girdirilir. Öldürülenlerin üçüncüsü, canıyla ve malıyla cihad eden münafıktır. O da düşmanla karşılaştığında öldürülünceye kadar savaşmıştır. Ama bu kimse ateştedir! Zira Kılıç, nifakı silmez!”
Abdullâh el-Humeydî rahîmehullâh, şöyle demiştir: "İnsanların; 'namazı, zekâtı, orucu ve haccı kabul eden, fakat ölünceye kadar bunların hiçbirini yapmayan veya ölünceye kadar kıbleye arkasını dönerek namaz kılan kimse, inkârcı olmadığı, farzları ve kıbleye dönmeyi kabul ettiği müddetçe mü'mindir' dedikleri bana haber verildi. Bu apaçık bir küfürdür ve Allah'ın kitabına, Rasûlünün sünnetine ve Müslümanların uygulamasına da aykırıdır. Zira Allah'u Teâlâ: 'Halbuki onlara, dini ancak Allah'a has kılarak ve hanîfler olarak Allah'a ibâdet etmeleri emredilmişti' buyurmuştur." Ahmed bin Hanbel rahimehullâh ise İslâm dışı bu sözleri söyleyen kimse ile alakalı olarak şöyle demiştir: "Böyle bir şey söyleyen kimse kâfir olmuş, Allah'ın emrine ve Rasûlün Allah'tan getirdiği şeylere karşı çıkmıştır." Acurri rahimehullah, şöyle demiştir. "Azalarla yapılan ameller, kalb ve dil ile yapılan imanın tasdikidir. Artık her kim îmânını tahâret, namaz, zekat, oruç, hac, cihâd gibi azalarla yapılan amellerle tasdik etmezse ve kendisine sadece (Iman esaslarını) bilip tanımayı yeterli görürse, işte o kimse mü'min değildir. Bilip tanıması o kimseye hiçbir fayda vermez. Aksine onun ameli terk edişi, iddia ettiği imanını yalanlaması demektir. Kişinin zikrettiğimiz üzere amel etmesi, kendisindeki îmânı tasdik etmesi demektir... "
Reklam
Sahabe efendilerimizden Rabia bin Ka'b el-Eslemi radıyallahu anh; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin evinin yakınında kalan, onun abdest suyunu hazırlayıp bir ihtiyacı var mı diye kontrol eden, kendini peygamberine hizmete adamış bir kimseydi. Yine hizmetini gördüğü bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Rabia bin Ka'b'a: "Dile
Iste o kadar mü'mindir
Bir cesedin, başta olan bir rahatsızlıktan dolayı nasıl uykusu kaçarsa ve bütün vücudun adeta hastalık ve ızdırap içinde olması gibi, mü'min olan kimseye de böyle olmak yakışır. Mü'min kardeşi için ızdırap duymayan, ancak karnını ve midesini düşünüp yalnız onlar için çalışan, cemiyetle ilgisi ve alakası olmayan bir mü'min de, işte o kadar mü'mindir...
Sayfa 27
22 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.