%29 (50/172)
7/10 puan verdi
Sansür
Hakan Bıçakcı ile bu hafta
bidünyakitapgrubu
bidünyakitapgrubu
nda söyleşi yapacağız. Kendisi tecrübeli bir yazar. Ayrıca illüstrasyon konusunda da çok beceriklidir. Dergilere bu çizimleri de vermişliği de vardır ama kendisini her işten anlayan, her işe yatkın birisi olarak görmeyi pek sevmiyor ve sadece edebiyattaki yetkinliğiyle anılmak istiyor. Özellikle
Silinmiş Sahneler
Silinmiş SahnelerHakan Bıçakcı · İletişim Yayınları · 0125 okunma
"Sanatçı, dört bir yandan gelen duyguların toplandığı depodur: gökyüzünden, yeryüzünden, bir kağıt parçasından, geçip gitmekte olan bir şekilden, bir örümcek ağından. İşte bu nedenle nesneler arasında ayrım gözetmemek gerekir. Nesneler söz konusu olduğunda sınıf ayrımı yoktur."
Sayfa 107
Reklam
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Benim övgü saatleri :))
Hitler, asosyal ve marjinal olmasına rağmen, anarşist, bozguncu ve kozmopolit olmayı reddetmiş ender gençlerdendi. Onu başarıya götüren de gerçekte işte bu özelliği oldu. Adolf Hitler, yaşıtı birçok kentli zengin genç gibi kendisini içkiye, kumara, uyuşturucuya ve sekse kaptırmamıştı. Tam tersine bunlardan uzak durduğu için asosyal ve marjinal sayılmıştı. Tanınmış bir sanatçı olmak (ressam) için yanıp tutuşan genç Hitler’in, o dönemde Münih’te birçok genç sanatçının içine sürüklendiği toplumsal bataklığa sürüklenmemiş olması, ondaki olağanüstü iradenin bir nişanıydı.
Sayfa 190 - ALFA Yayınları | 18. Basım 2014Kitabı okudu
"Sanatçı dediğin güzel şeyler yaratmalı, ama bunlara kendi özel yaşamından hiçbir şey katmamalı. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki herkes sanata bir tür özyaşamöyküsü gözüyle bakıyor. Soyut güzellik duyusunu yitirmişiz. Günün birinde bunun olduğunu bütün dünyaya göstereceğim ben; işte bu nedenledir ki dünya benim yaptığım portreyi asla göremeyecek."
bence başka kitaplar yazıyor
Tanrı dünyayı yaratmaya koyulduğunda fazlasıyla yaşlıydı. Yoksa altıncı günün akşamı işi paydos etmezdi. Bininci günde bile yapmazdı böyle bir şeyi. Bugün bile yapmazdı. Ona karşı olmamın tek nedeni de işte budur. Övüngenliğe kaçmasıdır, insanı yarattıktan sonra eserinin yazılıp bittiğine inanması, kalemi elinden bir kenara bırakıp bundan böyle kitabının yapacağı baskı adedini düşünmesidir. Tanrı'nın sanatçı olmayışı bir hazin ki! Yaptığı bu kadar işe karşın sanatçı olmayışı; bunu düşündükçe ağlayası geliyor insanın, bütün cesaretini yitirecek oluyor."
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
Bir şey sunulmuştu bana, bir hediye, bir meyve. Ama ben o meyveden tadamadım, gök erik gibi kaldı avcumda dün­ya. Şimdi ben uykusuzum, yalınayağım, kendimle meşgu­lüm. Kapımın önünde boş peynir tenekeleri, yağmur suyu biriktiriyorum. Kendi kendime, sanatçı tecrübe edineme­yen insandır, diyorum, bu dünyada hiçbir tecrübesi olma­yan insandır, ama şimdi sen karala bunun üstünü, yırt sen bunu, olmadı çünkü, olmadı işte. Nafile.
Sayfa 98 - İletişim Yayınları, 7.BaskıKitabı okudu
Ren Nehri suyunun akışını tersine çeviren Kürd'ün hikayesi...
2 yaşındaki Alan Kurdî, ailesiyle Avrupa'ya ulaşmak için çıktığı yolculukta, yolculuğun yarısında Akdeniz sularında boğularak hayatını kaybetmişti. Bütün dünya bu fotoğrafla tanımıştı Alan'ı. İşte bu fotoğraf, İsviçre'li bir sanatçı tarafından, İsviçre'nin Basel şehrindeki Ren Nehri köprüsüne resmedilmiş. Bu nehrin suyu, yolculuğu Akdeniz'de tamamlıyor. Alan Kurdî'nin boğularak hayatını kaybettiği Akdeniz. Ren Nehri'nin soğuk suları Akdeniz'e, Akdeniz'in acı hikayeleri Ren'e akıyor... instagram.com/reel/C660YpBolh...
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.