İçimizde en talihsiz olanlar bir erkeğe cidden gönül vermek felaketine uğrayanlardır. Bir erkeğe aşık olmak bizim gibi kadınların yıkımına yol açar. Samimiyetle seven, çoğunlukla aşağılanır, ihanete uğrar. İşte bu sebeple , sevilip sevmemek, aldatıp aldanmamak, uymaktan hiç vazgeçmemeye uğraştığımız bir kuralımızdır. Bizce sevmek ahmaklık, merhamet kabahattir.
Türkiye iş Bankası kültür yayınları
Y/olda Ol/mak
Mesele, yolu yormadan, yolu bozmadan, yol kesici olmadan, yoldan çıkmadan; yola çıkmaktır, yol açmaktır, yol olmaktır... İşte o zaman y/ol “ol”a evrilecektir, değilse yolun ol/durduklarından değil öl/dürdüklerinden olacağız... Mesele: Y/olda, Ol/maktır...
Reklam
İşte, sustu sesler, kayboldu şeyler İçimde birikti şimdi bir tufan Gemiler almazsa beni koynuna Bu gönül seyyahı bilmem ki neyler Yine de bir yol var, inanıyorum Meğer can ırmağı tende boğulmuş Hâtıralar yurdu tarumar olmuş Beni yüreğinde bulmuş aynalar Ben hep aynalarla sınanıyorum
Apo (yazı uzun amma okunmaya değer)
Asrın liderimiz, Apo'yla müzakere meselesine açıklık getirdi. "Herhalde kalkıp özel villa tahsis edecek halimiz yok" dedi. Ki, daha önce iki defa villada oturmuştu. Biri Lazkiye' de, biri Roma' da. Roma' daki villanın adresi, Quartiere Inferno, Via Male'ydi. Türkçesi... Cehennem mahallesi, Kötülük
Sayfa 28 - Kırmızı Kedi Yayınevi - Üçüncü Basım: Aralık 2017, İstanbulKitabı okuyor
Türk Efsaneleri
Türk Efsaneleri Kim demiş Türkler denizci bir ulus değil diye! İnsanlığın ikinci atası Nuh Türk olup insanlığı gemisi ile Anadolu'da kurtardı. Son Türk efsanesini canlı ölüler ibreti ile mahşer tufanı efsanesi olarak yaşıyoruz. Yaşananlar yaşandı, yaşanacaklar yaşanacak. Yaşadıklarınıza bir anlam veremiyorsanız, ilmi bir mana ile
Hangi masaldı o; büyük bir kuş biçimine giren kurtarıcı peri, zindandaki delikanlıyı sırtına alıp uçuruyordu. Ama birlikte uçarlarken kuş “gak” dedikçe su, “guk” dedikçe et verecekti delikanlı; yoksa bulutların üstünden yere düşüp paramparça olacaktı. Kuşa verecek suyu, eti tükenmişti de, delikanlı umut ülkesine ulaşabilmek için, sırtına bindiği kuş biçimindeki periye “gak” dedikçe su yerine kanını, “guk” dedikçe et yerine yüreğinden bir parça veriyordu. İşte böyle böyle umut ülkesine varıp kurtulmuştu, ama kanı da, yüreği de tükenmiş, bitmiş olarak...
Reklam
Para değilse, mutluluğu sağlayan şey ne? Mutluluğu sağlayan en önemli etken, yakın sosyal ilişkiler. Öznel iyilik hissini, diğer insanlara duyduğumuz bağlılıktan devşiriyoruz. Mutlu olmakla toplumsal bağlılık, bağlanabilme, dostluk kurabilme arasında bir ilişki var. ‘Kalpten kalbe bir yol var’ ve işte o yol, insanları mutlu ediyo
♡ Kalpten kalbe bir yol var’ ve işte o yol, insanları mutlu ediyor. ♡
"diyelim hayatta bir yol ayrımına geldin ve diğer yöne gittin. o zaman ne olurdu? kime dönüşürdün? işte şeytan dediğin budur. olmak istediğin ama yapamadığındır. şu an olduğun kişiye en yakın ve en uzak kişidir."
"Böyle gelmiş böyle gider” demekten çıkarı olan bütün sömürücüler, bütün çıkarcılar, bütün aldatıcılar, ve aldatılanlar şunu iyi bilsinler ki: Böyle gelmiş ama böyle gitmeyecek! Çocuklarımız, bütün bu çektiklerimizi çekmeyecekler. Biz yoğun bir bataklık çamuru içinde sürünerek kendimizi kurtarıp şimdi olduğumuz bu yere geldik. Aynı yoldan geçip kendilerine iyi bir yaşama düzeni kurmuş olanlardan kimisi şöyle der: – İnsanın kendisinde yetenek olduktan, çalıştıktan sonra başarmamak olanaksızdır. Yalandır bu sözler. Geçip kurtulduğumuz o yoğun bataklığa gömülüp boğulanlar ne oldu? Bizim kurtuluşumuz bir iyi tesadüftür. Bu acılar çekilmeyecek bigün. İnsanlar eşit fırsatlarla yarışa girecekler. Bugün olduğu gibi, ayakları bağlanmış olanla, antreman yapmış olanları birlikte yarışa sokup, – İşte özgürlük var, koşun bakalım, kim kimi geçecek!.. denilemeyecek.
Reklam
Hiç olmazsa...
Hayatım hep bir yol aramakla, sonra bir yol bulduğumu sanmakla geçiyor. Yolların bir kurtuluşa çıkmadığını uzun zamandır biliyorum. Bu yüzden işte, hiç olmazsa denize çıksın.
Sayfa 94 - İletişim YayıneviKitabı okudu
Kısmet işte, kısmetten öte yol yok.
Sayfa 55 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Hatice, dedim. Ben Leyla'yım, dedi. Ürperdim. Yol kayboldu. Ay sustu. Rüzgar bütün yapraklardan çekildi. Yalnızlık işte, dedim. Yok, dedi, sevmek arzusu. Bir tek ölüler yalnızdır. Bir daha ürperdim. Gülümsedi. Su gülümsedi. Kedi kalbime yürüdü. İnsanlar, dedim, konuşmuyor, dinlemiyor Herkes bir top pıtrak ötekinin ağzında. Korku, dedi.
Sayfa 19
İşte, ya Rab, burada zorlanıyorum ve kendi varlığımı da kavramakta zorlanıyorum. Kendi kendime zorluklarla dolu, ter dökülüp emek harcanan bir toprak hali ne geldim. Çünkü şu an üzerinde çalış­tığım konu göğün kuşaklarını araştırmaya benzemiyor, yıldızlar arasındaki mesafeyi ölçmüyoruz ya da dünyanın boşlukta nasıl dengede durduğunu da incelemiyoruz. Araştırma konum hatırlayan bir varlık olarak ben, zihin sahibi bir varlık olarak ben, kendimim. Aslında ben olmayan bir şeyin benden uzak olmasına şaşırmamam gerekir. Ama bana benden daha yakın bir şey olabilir mi? Gerçekten de bendeki hafızanın gücünü anlamıyorum, bu güç olmaksızın kendimle ilgili hiçbir şey söyleyemeyeceğim halde. Çünkü ne söyleyebilirim ki , unutmayı hatırlayabildiğimden bu kadar eminsem? Hatırladığım şey hafızamda değil mi diyeceğim yani? Ya da unutma, unutkan olmamam için hafı­zamdadır mı diyeceğim? Her ikisi de çok saçma. Üçüncü bir çıkar yol var mı?
Messi, futbol tutkusu ile büyüdü. Daha okuma yazma öğrenmeden futbol okuluna başladı. Çelimsiz görünen bedeninden beklenmeyecek bir tekniği vardı. Tek çare, her gün iğne olmasıydı. Ama ailesi bu masrafı karşılayabilecek güçte değildi. River Plate ise bu masrafı karşılamayı istemiyordu. Messi için umutlar tükenirken, hiç beklenmedik bir fırsat çıktı karşısına. Barcelona! Dünyanın en büyük kulübü, 13 yaşındaki Messi'yi kendi bünyesine kattı. Bit lakaplı küçücük bir çocuktan futbolda bir dünya devi olmaya uzanan yol! İşte bunun sırrı bu kitapta! "Bazı insanlar, futbolun bir ölüm kalım meselesi olduğuna inanırlar. Sizi temin ederim ki ondan çok daha önemlidir." -Bill Shankly-
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.