İsyanlı Sükut
Gitmişti makama arz-ı hâl için,
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim...
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
İSYANLI SÜKUT
Gitmişti makama arz-ı hâl için,
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim...
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
İsyanlı Sükut'un da devlet kapısından azar yiyip kovulan gariban Türk köylüsünü anlatımı toplum tahlilinde zirvededir. Bu şiiri diğer tüm şairlerin vay deyip yutkunarak başını öne eğmesine yol açmış, Karakoç'un kaleminin kırılmaz olduğunu tescillemiştir.
Parasız kesem suç olur
Acıkıp yesem suç olur
Sözüm vat, desem suç olur
Dilim garip dişim garip.
Sayfa 24Kitabı okudu
İsyanlı sükut
Abdurrahim Karakoç
Gitmişti makama arz-ı hâl için,
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim...
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,
Abdurrahim Karakoç sevdâ şiirleri, dâvâ şiirleri, halk şiirleri, Mihriban, İsyanlı Sükut, 50. Yıl Hesabı, Beşinci Mevsim ve diğer şiirleri… Her biri başlı başına bir yazı konusu olabilecek nitelikte.
Hayatı boyunca hem söylemlerinde hem şiirinde hem de hal hareketlerinden Müslümanlara ve İslâma çok değer verdiğini anladığımız Karakoç bir şiirinde müminin kıymetini şu şekilde îzah eder:
“Bir kamil konuk gelse, bir şehir şereflenir!
Bir mümin abdest alsa, bir nehir şereflenir!’’
