(...)Suretinin devinimlerini izlemek hoşuna gidiyordu; camdan yansıyan herkes ve her şey matlaşıyor, o da bu ton ahenginin içinde yerini buluyor gibiydi.(...)
(Şeffaf)
(...)hızla gelip yayılan ışıklar vücudunu yalayıp geçiyor, duvarda kusursuz, dimdik gölgesine aniden can verip sonra aynı hızla eğerek yere çalıyorlardı.(...)
( Şeffaf )
Gülüşündeki şarkıya tutuldum
Güz ürperişlerini andıran
Bakışındaki çılgın denizlere
Yaşam bazen yırtıcıdır
Deyişindeki çocuksu öfkeye
Önceki göçebelik günlerinden
Unutulmuş olsa da izi kalmış
Susuşuna duruşuna yakalandım
O sıra aşk bile yok zaman ne ki
Ceylanlar vurulmamış
Çöllerde yağmurlar dinmemiş daha
Kuşlar da kafeslere sokulmamış
O günlerde kendimde buldum seni
Tuttum çıkmaz sokaklarda aradım
Sonunda sende buldum her gerçeği
Her ölümsüz sevinci sende gördüm
Yağmurlardan sonra açan
Renk renk güneşler gibi
Aramadan sende buldum her şeyi
“Nyilas Macar Nazilerdi. Barbardılar, sokaklarda dolaşıp Yahudi avlayan silahlı haydut çetesiydi. Yahudileri ya buldukları yerde öldürüyorlar ya da işkence ve katliam için Parti Evlerine götürüyorlardı. Yahudilere karşı Almanlardan veya Macar polisinden daha zalimdiler. Nyilas Macarcada ok anlamına gelir. Amblemleri kamalı haça benzer iki oktan oluşuyordu.”
“Budapeşte sokaklarında yürütülen Yahudi gruplarının başında ve sonunda hep Nyilas muhafızları olurdu. Bazen, özellikle geceleri hava karanlıkken bir direniş savaşçısı (bunu ben de birkaç kez yaptım) onları takip eder ve muhafızlara el bombası atar, Nyilas serserilerini öldürmeyi umardı. Kuşkusuz el bombaları Yahudileri de öldürdü, ama zaten yakında öleceklerdi ve bu kargaşada hiç olmazsa bazıları kaçardı.(...)”
(...)Kanımı ve spermlerimi satarak kazandığım cep harçlığının -bu tıp fakültesi öğrencilerinin hızlı para kazanmak için kullandığı geleneksel yoldu- dışında tamamen anne babamın dükkânının yaptığı satışlarla destekleniyordum.
“(...)Nyilas bir grup Yahudi’yi Tuna nehrinin kıyısına götürüp vurur ve buz gibi sulara atardı. Bazen üç Yahudi birbirine bağlanır, yalnızca biri vurulur, ama hepsi suya atılırdı. Diğer ikisi boğularak ya da soğuktan donarak ölürdü.”