Oysa ben okuldan sıkılıyorum. Nasıl olur da hem eğitime önem verir, hem okuldan sıkılırım? Acaba okulu şu andaki sıkıcı çevremin bir parçası olarak mı görüyorum? Anlaşılıyor ki, okulla ilgili yaşantı ve algılamamda bir bulanıklık, bir karışıklık var. Okulla ilgili algılarımı dikkatle gözleyip, beni bulanıklık ve karışıklığa götüren yönleri ortaya çıkarmalıyım
ESTRAGON: Bazen öyle anlar oluyor ki acaba ayrılsak daha iyi mi olur diye soruyorum kendime. VLADIMIR: Çok uzaklaşmazsın. ESTRAGON: Bu aslında ciddi bir engel. Bu ciddi bir engel, değil mi Didi? Yol bu kadar güzel iken. Ve yolcular bu kadar iyiyken.
Sayfa 19 - Kabalcı Yayıncılık, Beşinci Basım, Çevirmenler: Pınar Aziz ve Volga Serin S.Kitabı okuyor
Reklam
SAİD NURSİ'NİN HRİSTİYANLAR HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
"Şiddet-i şefkat ve rikkatten (acımaktan), bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden bîçârelere gelen felaketler, heläketler, sefaletler, açlıklar, şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o
Sayfa 416Kitabı okudu
Bazı insanlar başkalarının acısını o kadar çok hissederler ki, bunun dışında hiçbir şey hissetmezler. Bu arada yaşamayı sürdürürler, yapa­bildikleri yerde kendi acılarından kaçarlar, ve ilerlemeyi pekâlâ da iyi başarırlar. Acaba böyleleri, insanların en kurnaz olanları mıdır? Acıya ilişkin ince duyarlılıkları, belki de onların acıyı zamanında davranarak, böylece acının kokusunu daha iyi alarak, kendilerinden uzak tutmaları amacına mı hizmet etmektedir. Acı antenleri mi söz konusudur?
-Peki asıl mesaj neydi? İshak neyi sembolize ediyor olabilirdi? -Hayatlarımız boyunca neye tutunuruz? Neyimizi korumak adına birbirimizi kırarız? Neyimizin üstüne kıyafetler giydirip, maskeler takarız? Nedir ölesiye savunduğumuz, en değerlimiz?? Ve aynı zamanda O’ nunla aramızdaki en büyük engelimiz? -“Nefs”ti…İbrahim’ e rüyasında, Rabbi ile
Mahmure Abla geldi ve dedi ki: — Dün gece Kolonel Heathcote Smythe geldi, seni görmek istedi. Şimdi, sen gelmeden önce de geldi, tekrar geleceğini söyledi. Kolonel H. Smythe, Amerikalı Galthorpe’un sağ koluydu ve Rumeli Hisarı’nda bize komşuydu. Kendi kendime dedim ki: “Her hâlde şahsen beni tevkife gelecek değildir; olsa olsa, siyasî bir şeyler
Reklam
Tecrübe edinmek iyi bir şey mi dersiniz? Her insandan bir ders alıyoruz ya, sonra o dersler karşımıza çıkan ve bizi ters köşeye yatırandan bize yol, su ve elektrik olarak geri dönebiliyor. Hele ki edinilen tecrübeyi erkek ve dişi olarak ikiye ayırırsak, kadın tecrübesinin çok daha fena bir şey olduğunu söyleyebilirim. Kadın, tecrübe edindikçe kalbini daha hızlı açıp hemen sonuç almak istiyor. Karşısına çıkan her erkeğe ‘bu mu acaba’ diye potansiyel gözüyle bakıyor ve beklenti çıtasını yükseltiyor.
Sayfa 261Kitabı okudu
DÜLGER BALIĞININ ÖLÜMÜ Hepsinin gözleri güzeldir. Hepsinin canlıyken pulları kadın elbiselerine, kadın kulaklarına, kadın göğüslerine takılmağa değer. Nedir o elmaslar, yakutlar, akikler, zümrütler, şunlar bunlar?.. Mümkün olsaydı da balolara canlı balık sırtlarının yanar döner renkleriyle gidebilselerdi bayanlar; balıkçılar milyon, balıklar
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Efe’nin birdenbire karnı ağrımaya başlamıştı. Ece, Efe’ye daha önce kendisinin de karnının ağrıdığını anlattı. Annesi ona sıcak bir çorba içirmişti, hiçbir şeyi kalmamıştı. Efe de annesinden çorba istedi. Fakat karnının ağrısı çorbayla geçecek gibi değildi.Efe hastaneye gitmeyi pek istemiyordu. Hastanelerin çok ama çok hasta insanların gitmesi
Reklam
Bazen öyle anlar oluyor ki acaba ayrılsak daha iyi mi olur diye soruyorum kendime..
Söyle bana Emilia, Kocalarını böyle çirkin bir biçimde aldatan kadınlar Var mıdır acaba? EMILIA
Acaba gerçekten böyle mi?Iyi ki okurum diyebilmek için bir sebep daha:)
"Bir tarafsızlık içinde okumayalı kaç yıl oldu? Yazmam gerekenle arasında ilişki kurmadan, başkalarının yazdığı bir kitaba şöyle bir teslim olmayalı kaç yıl oldu? Dönüyorum, beni bekleyen yazı masamı, kâğıt takılı daktilomu, başlamam gereken bölümü görüyorum. Yazının kölesi olalı beri benim için okuma keyfi kalmadı. Yaptığım işin amacı, dürbünümün lenslerinin çerçevesi içinde kalan şezlongdaki kadının ruh hali ve bu bana yasaklanmış olan bir hal..."
Eserlerinin kalıcı olduğunu düşünenler –ki Elstir için durum buydu– onları, kendilerinden geriye tozdan başka bir şey kalmamış olacağı bir çağda konumlamayı alışkanlık haline getirirler. Bu yüzden de, kendilerini hiçliği düşünmeye zorlayan şan fikri, ölüm fikrinden ayrılamayacağı için, onları hüzünlendirir. Elstir'in alnına istemeden yüklediğim bu kibirli hüzün bulutunu dağıtmak için konuyu değiştirdim. "Bana Bretanya'ya gitmememi tavsiye etmişlerdi," dedim, Legrandin'le Combray'de yaptığımız konuşmayı düşünüp Elstir'in bu konudaki görüşünü merak ederek; "zaten hayale eğilimli bir zihin için sağlıklı olmayacağı söylenmişti." - "Yok canım," dedi, "bir zihin hayale eğilimliyse, onu hayalden uzak tutmak, hayal dozunu sınırlamak doğru değildir. Zihninizi bu hayallerden uzaklaştırdığınız sürece, zihniniz onları tanıyamaz; yapısını anlayamadığınız için yüzlerce görüntünün oyuncağı olursunuz. Biraz hayal zararlıysa eğer, bunu tedavi edecek olan, daha az hayal değil, daha fazla hayaldir, hayalin bütünüdür. Hayallerimiz yüzünden acı çekmemek için, hayallerimizi bütünüyle tanımamız önemlidir; hayalle hayat arasında o kadar sık yapılması gereken bir ayrım vardır ki, acaba her durumda, bir önlem olarak uygulansa daha mı iyi olur diye düşünürüm; biliyorsunuz bazı cerrahlar da, ileride bir apandisit ihtimalini önlemek amacıyla bütün çocukların apandisinin alınması gerektiğini ileri sürüyorlar."
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken bir yandan da onlarla sobbet ediyor, "Nerelisin?", "Kaç kardeş siniz?" gibi sorular soruyordu. Gözleri bir ara, saçının ortası kırmızı olan bir delikanlıya takıldı. Delikanlıyı yanına çağırdı ve merakla sordu: "Adın ne senin evladım?" Delikanlı, hazır ol
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.