Neden bize benzemeyen hiçbir şeyi sevmiyoruz? Neden hiçbir şeyi beğenmiyoruz bizim gibi olmayan? İki elimiz ve devasa boşluğuyla ellerimizin, bir yetimin başını bile okşayamıyoruz, babasının kimlerden olduğunu sormadan?
Merak, felsefenin temeli olarak görülür. İnsanın dünyayı tanımasında ilk sahip olması gereken meraktır denir. Belki bu doğrudur. İnsan, başkalarını, doğayı, yaşamayı ve kendi dışında olan büyülü evreni merak sayesinde yakınına alır. Bu yakınlaşma insan için büyük bir adım mıdır? Eğer öyle olsaydı felsefenin, düşüncenin, bilimin kutsandığı bir çağda insanoğlu bütün sorulara cevap bulabilirdi. Ama bu çağda, merak ve felsefe büyük yayınevlerinin dev kataloglarını süsleyen bir vitrin süsü olmanın ötesine geçemedi.
Aferini bir bağımlılık haline getiren, istediği övgüyü alamadığında sizi bir nefret nesnesi haline getirmesi kaçınılmaz olan bir nesilden insanlık adına ne beklenebilir?
Bu aralar yine hiç inceleme yapasım yok, fakat her incelememin bir amacı vardır: O yayına teşvik etmek ya da o yayının insanlara bir şey katmayacağını düşünürsem ve benimle aynı yahut benzer şeylerden hoşlanan insanlar varsa, vakit kaybetmelerini önlemek. Bu inceleme de teşvik için yazılanlardan.
Bu kadar zarif adam, bu kadar zarif kadın, bu kadar güzel bir dünyayı nasıl da becerikli kurmuşlar... Bir çocuk düşünün, yanakları al al. Gözleri henüz içinde ışıldayan yıldızları muhafaza eden, güldükçe dişleri papatya yaprağı gibi gözüken ve çilek reçeli yemiş. Evet evet çilek reçeli. Eli yüzü üstü başı reçel olmuş. Evet arkadaşlar bu taraflı bir yazı çünkü üstünü başını çileğe bulaştırmış misali bu dergide yazım hataları mevcut ve ben yazım hatalarını bunca sevimli şey içinde çilek reçeline benzettim.
Ne zaman İzdiham okusam okuma disiplinim kuvvetlenecek gibi bir inanç oluştu bende. Çünkü ben sitedeki gıpta edilecek birçok okur arkadaş gibi düzenli kitap okumuyorum ama iki sayısını da okuduğum ay bir sıçrama oluştu bende. Kalbim de zihnim de aradığını buldu! Dergide ne yok ki? Şiirleri ayrı güzel, günün bir kesitini anlatan yazıları ayrı güzel, replik derlemeleri ayrı güzel... Ölü bir serçeyi toprağa gömüp, o topraktan nasıl bir hikaye doğabileceğini hiç düşündünüz mü?
O kadar zevk alarak okudum ki, dünyadaki kötülüklerden bir an olsun uzaklaşıp kalbimde sevginin varlığını hissettim bir kez daha ve kuvvetle. Ve dedim bir kez daha: İYİ İNSANLAR İYİ Kİ VARLAR!
OKUYUN VE OKUTUN EFENDİM.
Bazı sabahlar rüya görmeden uyanıyorum. Bu öyle bir his ki abi, boşa geçirilmiş bir hayatın sonunda son nefesini verirken, gözünün önünden film şeridi gibi geçmesini beklerken hayatının, film şeridinin boş olması gibi. Gecenin anlam ve önemi rüyalar olmalı. Günün özeti gibi olmalı. Geleceğin fragmanı gibi olmalı. Olmalı abi olmalı. Hiç rüyasız sabahlar olmamalı. Sabahlarımızı etkileyecek rüyalar hatırlamalıyız. Gecemizi tedirgin edecek rüyalara uyanmalıyız. Uyanmalıyız abi.