Nihayetinde sadece üç şey önemlidir: Ne kadar iyi yaşadığın. Ne kadar iyi sevdiğin. Boşvermeyi ne kadar iyi bildiğin. Jack Kornfield
İşin aslı şu, ölmekteyiz, bütün yaptığımız ölmekten ibaret, ama yine de yaşıyoruz, evet, yaşıyoruz, bu bir Harvard martavalı değil üstelik.. - Yolda, Jack Kerouac
Reklam
Koca bir hayat yaşamıştım, ama başka hayatlar da gizleniyordu etimin zavallı ölümlü zerrelerinde, rüyalarıma giriyorlardı. - Yolda, Jack Kerouac
sizi yolculuğa çeken yolun sonu değil, yolun kendi de olabilir belki... belki sadece gitmeyi seviyorsunuzdur. - Yolda, Jack Kerouac
Ondan hoşlanmıştım galiba. Sonradan kanıtlayacağı gibi iyi biri olduğundan değil, her şeye hevesli olduğundan. - Yolda, Jack Kerouac
Her şey çok güzel giderken, çok güzele odaklanıp, her şeyin gittiğini fark edememiştik. - Yolda, Jack Kerouac
Reklam
Gözlerimiz tavanda, Tanrı hayatı neden bu kadar keder verici kılmış olabilir, diye kafa yorduk... - Yolda, Jack Kerouac
Bütün güç kitaplardaydı. Jack London
"Tekrardan başlamadan yitip giden bir aşkın hikayesini yazacağım. Dillere destan olacak. Okuyanlar kendinden bir şeyler bulacak. Evet işte bu benim diyecekler. Aynı hataları ben de yapmıştım. Ben de çiğnemiştim kendimi ve sonra da aşkımı diyecekler. Üzülecekler, yerinecekler. Ve sonra daha da çok sevecekler mazideki aşklarını. Geçen zaman gelmeyecek bilecekler. Özlem duyacaklar. Bununla yaşamasını öğrenecekler. Daha güçlü, daha duygulu olacaklar." (Jack Brooks'dan)
"Ne çok isterdim eskisi gibi seninle olmayı. Eskiden olduğu gibi sarmaş dolaş. Evin, yurdun yolunu uzatır gibi. Klinik sınavına evde birlikte hazırlanır gibi. Harry Potter serisini birlikte heyecanla seyreder gibi. Gençlik merkezinde ufka karşı bir şeyler yer, dergi okur gibi. Daha ne çok şey isterdim seninle ben. Lakin geçti artık hepsi. Hüznüm bunlaradır benim." (Jack Brooks'dan)
Reklam
"Zerre kadar inanmadığım halde fala bakmayı öğrendim. Eğlenceli ve hoş bir sosyal etkileşim aracı kendisi. Ortamlarda işe yarıyor. Denendi ve onaylandı. Şimdi sırada geliştirme aşaması var. Zira hikaye anlatıcılığı için de oldukça pozitif bir edim. Hep sıkıcı ve yorucu işler olmaz değil mi? Sürekli çalış fakat bazen de değişik, ilginç bir şeyler dene, öğren. Ve bunlardan da keyif almasını bil. Yeni motto bu." (Jack Brooks'dan)
"En ufak bir aralık dahi bırakmamıştı. Kapıyı öyle bir kapatmıştı ki biraz olsun açmak bile mümkün değildi. Söylediği sözler yenilir yutulur cinsten durmuyordu. Alelade gibi görünen bu sözleri, evet o sarf etmişti. Lakin elbette ki anlamları oldukça derindi. Bu denli bir kuvvetli reddediş, daha önce hiç görülmüş müydü, bilmiyordu. Sıradan gibi görünen bu sözleriyle adeta onu aşağılamış, yerin dibine sokmuştu. Bu yapılanlar esasen bütün bir maziye dehşet bir haksızlık, yaşanmış onca güzel şeylere ise feci bir yadsımaydı. Bunları duymak onu fena halde üzmüştü. Buna rağmen dimdik ayaktaydı. Bütün bir üzüntüsü tamamen hırsa dönüşmüştü. İçten içe biliyordu ne kadar kırıldığını lakin kendisini toplamayı artık çok iyi öğrenmişti. Bundan böyle cam kırıkları üzerinde yürüyebilirdi elbette. Her bastığı adımda yaşadığı derin acıyı hissederdi kuşkusuz. Fakat yine de acılara göğüs gerercesine yürümeye devam ederdi. Çünkü başka bir çare göremiyordu. Zaman güçsüzlük, yılgınlık zamanı değildi. Onun için artık sonu gelmez bir çaba, istikrarlı bir mücadele vardı. Yılmayacak, azimle yoluna devam edecekti. Bir gün başaracaktı. Başardığı şey kendisi olacaktı. Zaman gösterecekti, bundan emindi, inancı tamdı. İşte o zaman geldiğinde kendisini, kendisine armağan etmeyi çok iyi bilecekti." (Jack Brooks'dan)
Mahkum: "Siyah İnci mi? Hakkında hikâyeler duydum. Neredeyse on senedir gemilere ve şehirlere saldırırmış, geride hiçbir canlı bırakmazmış." Kaptan Jack: "Canlı bırakmaz mıymış? O zaman hikayeler nereden geliyor merak ettim."
Haritası ya da pusulası olmadan yabancı denizlere sürüklenmiş gemi gibiyim. Ama artık ben de yönümü bulmak istiyorum. -Jack London
Resim