İmam-ı Gazali Hazretleri Anlatıyor: Bir gün, buğday tarlalarından geçerken aklıma takıldı; Ey Rabbim! Bu buğdayları yiyelim diye yarattın da, acaba üstlerindeki kılçıklarını neden yarattın? Sonra bir anda sürülerce kuşlar yeşil olgun buğdayları yemeye geldiler fakat buğdayların üzerindeki kılçıklar bir jandarma, bir asker gibi buğdayları bekliyor, kuşların almasına izin vermiyordu. Ne zaman buğday almak isteseler kuşların yüzlerine batıyor kuşlar buğday alamıyorlardı. Subhanallah!... Demek ki; bu kılçıklar buğdayı beklemek için yaratılmış boşuna yaratılmamış dedim. Sonra; "Ey insan! Buğday başağı üzerindeki bir kılçık bile boşuna yaratılmayıp, tüm nimetler senin için yaratılmışken, sen nasıl başıboş, boşuna yaratılmış olabilirsin..? dedim." diyor.
Fikrince memleketin felaketlerine sebep Türklüğün Saltanat hanedanı ve onun etrafını saran, hükümeti oluşturan çürük çevreydi. Bu yüksek mevkilere çıkanların kötülükte, zulümde, ahlaksızlıkta birbirleriyle rekabet ettiklerini görüyordu. Jandarma neferin sadrazamına kadar bütün hükümet altarında, bulaşıcı bir hastalık gibi, müthiş bir İstibdat mevcuttu. hepsi ahaliyi ezmek, soymak için kendilerinden yetki görüyorlardı. bütün memurlar halkını hizmetçisi değil hâkim olmaya alışmışlardı. millet uyanmadığı için bu zulümlere, bu tahakümlere tahammül ediyordu. millet hükümet kuvvetini dengeleyerek, düzenleyip sınırlayamıyordu. ezilmeye mahkûmdu milletin uyanmasını, hakkını elde etmesini, iktidarını kazanmasını beklemek gerekiyordu.
Reklam
aynen kanka Mustafa Kemal zorlamıştır, Türkler asimile etmiştir
Urfa, daha kendilerine devredildiği gün Fransızlar, mahalli hükümetin işlerine karışmış, kimseye sormak lūzumunu duymadan Suruç kaymakamı ile jandarma komutanını tutuklayarak Adana'ya göndermiş ve Urfa jandarma komutanını da işten uzaklaştırmışlardı. İkinci dikkati çeken nokta ise onların, bu yörede de Ermenilere karşı çok toleranslı olmaları idi. Bu hâl belki de Kürtlerin, Urfa'nın savunulmasına katılmaları sebeplerinden birisi oldu. Çünkü aşiretlerden birçoğu, Kürtçülük fikrine taraftar görünmüyor, Ermenilerden de nefret ediyordu. Nitekim 17 Kasım 1919'da aşiretlerden bazıları Osmanlı İçişleri Bakanlığına bir telgraf göndererek, Selçuklulardan beri Urfa'nın, Türk ve Kürtlerin vatanı olduğunu belirtmiş, camileri, medreseleri ve bütün müesseseleri ile bir Osmanlı memleketi olan bu yerlerin bundan sonra da Osmanlı Devleti'ne bağlı kalmasını ve bu dileklerinin Paris Barış Konferansı'na duyurulmasını istemişlerdi. Bu telgrafın altında sekiz aşiret başkanının imzası vardı.
Sayfa 204Kitabı okudu
''Malatya’da davet edildiğim bir konferansta konuşmamın bitiminde şöyle bir soru geldi: “Radikal sol örgütlerin nasıl gaddar olduklarını biliyoruz. Peki sizce insanları diri diri yakan IŞİD mi daha zalim, radikal devrimciler mi?” Soruyu soran bir akademisyendi. Önce kendisine teşekkür ettim; demek ki sunumumun bir yerinde eksiklik
Sayfa 152 - Vadi Yayınları
Türkler, Osmanlı İmparatorluğu'nun müessisi (kurucusu) iken, bu câmianın vücuda getirdiği feodalizm içinde raiyye (kul) halini aldılar. Aynı zamanda, hayatlarını câmiaya asker ve jandarma vazifelerini ifa etmekle geçirdiklerinden, irfanca ve iktisatça yükselmeğe vakit bulamadılar. Diğer kavimler, Osmanlı câmiasından (topluluğundan) irfanlı, medeniyetli ve zengin bir halde ayrılırken, zavallı Türkler ellerinde kırık bir kılıçla eski bir sabandan başka bir mirasa nail olamadılar(sahip olmadılar).
Sivas Yolunda
Erzincan'dan batıya hareket ettiğimiz günün sabahı ,Erzincan Boğazı 'nın girişine gelir gelmez ,bazı Jandarma erlerinin ve subaylarının,heyecanlı bir telaşlı bir şekilde otomobillerimizi durdurduklarını gördük . Durumu açıkladılar :Dersim Kürtleri boğazı tutmuşlardır.Tehlike var.Geçilemez. Mustafa Kemal Atatürk
Reklam
İki jandarma arasında elleri kelepçeli bir adam geçerken sen başka tarafa bak: O adam masum da olabilir. Bir hastane sedyesi geçerken arkadaşınla konuşmana ve gülümsemene ara ver, çünkü belki de burada can çekişen biri vardır. Bir cenaze alayı geçerken de aynı şeyi yap, çünkü bu alay günün birinde senin evinden de çıkabilir.
Okuyucu Yorumu
Zilan Erbek Arıkan
Zilan Erbek Arıkan
Harese
Harese
#Repost
Lightedbookss
Lightedbookss
with @use.repost ・・・ Herkese Merhaba🤗 Benim için efsane olan bir kitap ile geldim. Çünkü ben Gerilim kitaplarını sevemezken onlardan uzak dururken bu kitapla tanıştım. Başlamadan önce korkmadım değil. Ama ne zaman ki ilk sayfasını açıp okumaya başladım. Sonrası kopamadım ve hemen bitti. Karadeniz’de
"Beni nereye götürdüklerini soruyorum, gidince öğreneceğimi söylüyorlar. Beni neyle suçladıklarını soruyorum, yanıt vermiyorlar. Sorgudan sonra üstümdekileri çıkartırıp numaralı bir hapishane giysisi giydirmişler, kemerlerin altından geçirerek götürmüşler, bir kapıyı açıp içeri itmişler ve arkamdan kilitleyip gitmişlerdi. Bir tek hiçbir şey söylemeden dolaşan, arada sırada kapıdaki delikten içeri göz atan eli tüfekli bir nöbetçi kalmıştı. İşte o zaman çok kötü olmuştum. Anımsıyorum, beni o zaman en çok etkileyen şey, sorgumu yapan jandarma subayının bana sigara ikram etmesiydi. İnsanların sigara içmeyi ne kadar sevdiklerini bildiğine göre, özgürlüğü ve ışığı ne kadar sevdiklerini de, anaların çocuklarını, çocukların analarını ne kadar sevdiklerini de biliyordu. O zaman niye beni değer verdiğim her şeyden acımasızca koparıp vahşi bir hayvan gibi buraya kapatmışlardı. Böyle bir şeye nedensiz katlanmak mümkün değildir. Tanrı'ya ve insanlara, insanların birbirlerini sevdiklerine inanmış biri, böyle bir şeyden sonra bunlara inanmaktan vazgeçer. Ben o zamandan beri insanlara inanmaktan vazgeçtim ve kin duymaya başladım."
Sayfa 421 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Allah daha ağır zaiyatlar verdirmesin
TRT: Tokat'ın Erbaa ilçesinde bir bağ evinde sebebi bilinmeyen patlama meydana geldi: 5'i jandarma personeli 7 kişi yaralandı.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.