Çok tehlikeli bir eğilimimiz var: Birilerine bir şeyler yakıştırıyoruz, sonra onların karıştığı kimi olayları, daha önce onlara yakıştırdığımız anlamlar üzerinden tanımlıyoruz.
"Asaleti, centilmenliği, gönül zenginliğini bir yana bırakarak zafer kazanmaktansa bozguna uğramayı tercih ederiz. Düşmanın her darbesi korkutucu ve korkakça olabilir; bizim her hareketimiz yüksek bir ahlaki değerin ifadesi olmalıdır,...
Birkaç ay, birkaç hafta, hatta birkaç gün önce kahve içerken, tiyatro çıkışında ya da ortak bir arkadaşın sergisinde görüşmüş olan insanlar, şimdi saflara bölünmüş, silah seslerine ve kan dökülmesine aldırmaksızın sokaklarda çatışmaya koyulmuşlardı.
Savaşlar hiç kuşkusuz para uğruna, iktidar uğruna yapılır, ama genç insanlar, yüce duyguları kışkırtan sözlerin çekim alanına girerek cephede saflara ayrılırlar, o sözlerin peşi sıra öldürürler, ölüme giderler.