Eğer bilgi-olmayan, kavranamayan, dilegelmez, bilgi için mutlak bir sınır teşkil ediyorsa, mutlak bilgi diye bir şey yoktur. Oysa Fenomenoloji’nin temel savı, insan deneyiminin bütünlüğü temelinde mutlak bilgiyi tesis etmektir. Fakat bilgi, sırf varlığın bilgisi değildir, aynı zamanda bilinçlerce kurulan ortaklığın da imkanıdır. Fenomenoloji’nin dile getirdiği gibi: “kendiliğin, saf kendilik olarak, orada-olmaklığı.” Dil, yalnızca şeyleri dile getirmekle kalmaz, aynı zamanda hem dile getirenin ‘ben’ini dile getirir hem de çeşitli ‘ben’ler arasında iletişim kurar, onların birbirlerini karşılıklı olarak tanımalarına imkân veren evresel bir araç görevi görür. “Dilde, özbilinç, kendisi için varolan tekillik sıfatıyla varlığı gelir; dolayısıyla bu tekillik, dilde başkaları için vardır.” Hegel buradan hareketle dilde ‘Ben’ , bu belirli ‘ben’ olduğu kadar, tümel ‘ben’dir de.” diyebileceğimiz sonucuna varır. s. 16-17
“Hakiki sanat, eserin yapılması sürecinin içindedir.” -Jean Renoir
Sayfa 394Kitabı okudu
Reklam
“Günün biri gerçeklikte değil, sadece zihinde var olan bir kavramdır.” - Jean Renoir
Sayfa 233Kitabı okudu
“Sanat, seyirciye yaratıcıyla birleşme fırsatı sunmalıdır.” -Jean Renoir
Henri Pena-Ruiz Paris, Siyasal Bilgiler Enstitüsü’nde Felsefe Doçenti olarak görev ya- pan Henri Pena-Ruiz, Tanrı ve Marianne. Laikliğin Felsefesi (PUF 1999), Politikada bir şair: Victor Hugo’nun çırpınışları (Flammarion 2001 Jean-Paul Scot ile birlikte), Dünyanın Romanı: Felsefe Efsane- leri (Flammarion 2001) adlı eserlerin yazarıdır. Ümran Derkunt İstanbul doğumlu. Sırasıyla St. Benoit Fransız Lisesi (1977) ve İstan- bul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı bölü­ münden (1981) mezun oldu. 1990 yılında Paris-Sorbonne Üniversite- si’nde Fransız Dilbilimi alanında doktor unvanı aldı. Marmara Üni- versitesi’nde önce doçent daha sonra profesör olarak görev yaptı. Uzmanlık alanları Türkçe çeviribilim, dilbilim ve Fransızca dilbilimi- dir.
Reklam
61 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.