Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
(...) yapılan deneyler kendilerine seçenek sunulduğunda büyük insansı maymunların pişmiş yemekleri çiğ yiyeceklere tercih ettiğini ortaya koymuştur. Psikolog Penny Patterson çarpıcı bir araştırma kapsamında Koko adında bir gorili yetiştirmiş ve ona kendisiyle iletişim kurmasını öğretmiştir. Patterson Primatolog Richard Wrangham’a, Koko’ya ne tür yiyecekleri tercih ettiğini sorduğunda neler olduğunu anlatmıştır: “Video kaydı yaptığım sırada Koko’ya (sol elimi göstererek) sebzeleri pişmiş olarak mı yoksa (sağ elime işaret ederek) çiğ olarak mı yemeyi sevdiğini sordum. Cevap olarak (pişmiş sevdiğini belirtmek için) sol elime dokundu. Daha sonra ona niçin pişmiş sebzeleri daha çok sevdiğini sordum. Bunu sorarken bir elim, ‘tadı daha iyi,’ diğer elimse ‘yemesi daha kolay,’ seçeneklerini temsil ediyordu. Koko bu soruya ‘tadı daha iyi’ seçeneğini tercih ederek cevap verdi.”
Biz Afrika kökenli bir türüz. Charles Darwin, henüz fosil bulgular elde edilmemişken yalnızca diğer büyük insansı maymunların -şempanzelerin ve gorillerin- Afrika kökenli olduğu gerçeğine dayanarak bu sonuca varmıştır. Günümüzde hem türümüzün Afrika kökenli olduğuna işaret eden bol miktarda fosil bulguya sahibiz hem de evrimleşme sürecimizin DNA’mızdan okunabilen tarihi bu görüşü desteklemektedir.
Reklam
(...) insanlar yemek pişiren hayvanlar olduğuna göre, sorulması gereken en bariz soru şudur: Bu alışkanlığımız nasıl ve ne zaman evrimleşti? Büyük insansı maymun kuzenlerimiz temelde vejetaryendir ve ağırlıklı olarak yapraklarla ve meyvelerle beslenir. Goriller yalnızca bitkilerle beslenir, ama şempanzeler fırsat bulduklarında diğer hayvanları yakalayıp yiyebilir ancak bu fırsatçı bir davranıştır ve şempanzeler de ağırlıklı olarak meyve yiyerek beslenir. Şempanzeler, bunu yapabilecek kadar zeki oldukları ileri sürülmüş olsa da, yemek pişiremezler.Şempanzelerle ortak atalarımız da vejetaryen olmalıydı, dolayısıyla et yiyen ve yemek pişiren biz insanlar, vejetaryen, hatta vegan bir nesilden evrimleştik.
Kısa bir süre öncesine kadar taş aletlerin üretilmesinin yalnızca insanlara özgü bir beceri olduğuna, Hotno öncesi tüm homininlerin tek becerilerinin uygun şekilli taşlar kullanarak kemik kırmak olduğuna ve ölü hayvanların etlerini kazıdıklarına inanılıyordu. Ancak 2015’te, Kenya’nın Batı Turkana bölgesinde keşfedilen bir paleoarkeolojik sahada 3,3 milyon yıl önce, ilk Homo türünün ortaya çıkmasından en az 500 bin yıl öncesinde üretilmiş taş aletler bulunmuştur. Doğu Afrika’nın farklı bir bölgesinde, Etiyopya’da yaşayan homininler 2,5 milyon yıl önce büyük hayvanları temizleyip filetolarını çıkarıyordu, belki de parçalara ayırıp derilerini yüzüyordu. Hayvanların taş aletlerle kesildiğine işaret eden bu antik kalıntılar bir araya geldiğinde, et yeme alışkanlığının yalnızca 200 bin yıl önce evrimleşmiş kendi türümüz Homo sapiens\tn çok daha öncesine, ilk insan türünün (Homo) Australopithecus’tan evrimleşmesinden bile önceki bir zamana, yaklaşık 2,8 milyon yıl öncesine dayandığı görülmektedir. Dolayısıyla insanlar antik çağlardan beri et yiyen hepçil canlılardır ve Homo cinsine ait en eski akrabalarımız da etraflarındaki hayvanları sanki hayatta kalmaları buna bağlıymış gibi büyük bir hevesle kesip yemiştir.
Olgun meyvelerin olduğu yerlerde maya, mayanın olduğu yerlerdeyse alkol vardır.
Sayfa 194 - Kolektif KitapKitabı okudu
Midye en az anne sütü kadar zamana meydan okuyan bir yiyecektir. İnsanlar midyeleri ciğ veya pişmiş olarak en azından 165 bin yıldır, belki de çok daha uzun bir süredir tüketir.
Sayfa 45 - Kolektif KitapKitabı okudu
Reklam
Glikoz şekeri her canlı türüne enerji sağlayan evrensel bir yakıttır. Bitkilerin, böceklerin, mayaların ve insanların tümü bu biyolojik yakıtı takas eder veya çalar.
Sayfa 162 - Kolektif KitapKitabı okudu
Tahılların evcilleştirilmesi insanların gıda stoğunu hatırı sayılır düzeyde arttırdı, ama aynı zamanda bizi hayatta kalmak için tarım ürünlerinin sağlıklı olmasına bağımlı kıldı.
Kuşlar, ikonik yırtıcı dinozor türü Tyrannosaurus rex'i de kapsayan sürüngen soyunun çağımızdakitemsilcileridir. Çin’de bulunan çok iyi korunmuş fosiller sayesinde artık birçok dinozorun tüylü olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla tavukların tüyleri, tıpkı yumurtaları gibi kendilerine sürüngen atalarından miras kalmıştır. Aslına bakarsanız, dinozorlar da kuluçkaya yatan canlılardı ve anlaşıldığı kadarıyla, kuluçkaya yatma görevi tıpkı bazı kuş türlerinin günümüzde yaptığı gibi erkeklerle dişiler arasında paylaşılırdı. Kuşlar gerçekten de birer dinozor.
(...) memeliler kova kova süt üretebilen memelere sahip hayvanlardır. Hem de ne kova! ABD’de bir inek yılda ortalama 9,5 ton süt üretir.100 tonluk ağırlığıyla en büyük memeli türü olan mavi balinanın, yavrusunu beslemek için günde yaklaşık 227 kilo süt ürettiği tahmin ediliyor. Bu kadar süt 400 kişinin yaşamını sürdürmesine yetecek kadar besin içerir.
Reklam
İşbirlikçi davranışlarımızın, büyük hayvanları avlarken aramızda oluşan karşılıklı bağımlılık nedeniyle evrimleştiği hipotezi sofra adabından çok daha fazlasını açıklar. Spordan ibadete, hatta savaşa kadar grup halinde yaptığımız tüm faaliyetler topluma, ulusa veya eşitliğe dayanan tüm ulvi politik idealler ve bunları destekleyen demokratik kurumlarla kanunlar nihayetinde kökenleri antik çağlara dayanan, iyi bir biftekten adil bir pay alma arzumuzdan türetilmiştir.
Sayfa 227 - Kolektif KitapKitabı okudu
Peynir, biyolojik açıdan bakıldığında, bir mikrobiyom veya bir mikroplar topluluğudur. Doğada peynire en yakın mikrobiyom toprağın içindedir. Toprak da tıpkı peynir gibi mantarlarla, bakterilerle, ölü maddeleri ve birbirlerini yiyerek beslenen mikroplarla doludur.
Sayfa 183 - Kolektif KitapKitabı okudu
Özellikle bizim tüketimimiz için evrimleşmiş olduğunu söyleyebileceğimiz tek besin maddesi süttür. Peynir ise evrimin bize sunduğu bu hediyeyi, içerdiği enerjinin küçük bir kısmını, bitmek tükenmek bilmez bir lezzet çeşitliliği karşılığında bizimle değiştokuş eden diğer organizmalarla paylaşmamız sonucunda üretilir.
Sayfa 177 - Kolektif KitapKitabı okudu
Doğada bitkilerle doğal düşmanları arasında gözlemlenen evrime dayalı ilişki tıpkı silahlanma yarışına benzer. Bir taraftan bitkiler seçilim sayesinde değişim geçirerek sürekli savunmalarını güçlendirirken, diğer taraftan düşman kampındaki böcekler, mantarlar ve bitki yiyen türler doğal seçilim aracılığıyla bitkilerin savunma mekanizmalarının üstesinden gelmeye çalışır.
Sayfa 140 - Kolektif KitapKitabı okudu
Düzenli olarak günlük tutan İskoç biografi yazarı James Boswell 1785'te şu satırları kaleme almıştır : Benim tanımıma gore insan, yemek pişiren hayvandır. Vahşi hayvanlar hafızaya, muhakeme yeteneğine ve zihnimizin tüm yetileriyle tutkunlarına belirli oranda sahiptir. Ama hiçbiri aşçı değildir ...
189 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.