E v l i l i k d i b i t u t m u ş y e m e k l e r d e n v em ge c e y a r ı s ı gi r i l e n d e n i z l e r d e n o l u ş u r, a m a mi k i h a y a t ı b i r h a y a t a d ö n ü ş t ü r e n o küçücükşeylerdir.
Ayla Kutlu: Fısıltı gazetesi, tabii ki çocuklardan bazılarının öl-d üğünü söylüyordu. Ankara'da gençlerle polisin b oğaz boğaza savaştıklarını söylüyordu. Abartma gitgide g enişliyor, y ayılıyordu. Anla-t ılanların yüzde 5-J0'u d oğruysa, yüzde 9 0'ı da üretiliyordu. Ancakfısıltı gazetesinin asıl önemli etkisi öyle hemen aynı gün ya da birgün sonra değildi. Türkiye'de 27 Mayısa kadar geçen bir a ylık sürede inanılmaz iddialar ortaya a tılmaya b aşlandı. Artık biz bile "Çocuk-l arı kıyma makinesinde kıymışlar da, ş u kadar k işi öldürmüşler, ş u kadar k işiyi öldürdükten sonra soğuk hava d epolarına tıkmışlar, bil-mem kimleri üst üste yığmışlar, gövde parçalarını b uzdolaplarında s aklıyorlarmış: a klınıza ne gelirse... Taşradaydık. Bize haberleri ya-lanlamak düştü. İnanmıyorlardı: "Sizin haberiniz nereden olsun• de-niyordu. İ skenderun'a gittiğim için 555 K'dan haberimiz o lmadı. Be-nim 555 K'dan yani "5 Mayıs günü saat 5'te K ızılay'da"dan çok daha sonra, yani 27 M ayıstan sonra fakülteye döndüğümüzde haberim oldu. Haberim olsa daha sevinirdim ama yoktu ne y azık ki. Sanırım Anadolu'da da kimsenin haberi o lmadı. Gazeteler beyaz sansürlen-m iş bölümlerle ç ıktı. Haber sansür edildikçe kaynak tükeniyor, abart-ma b aşlıyordu. Gazete d ışında y alnız radyo var o tarihlerde. Radyo 375 zaten hükümetin b orazanı. Rezil bir durumda haber dinlemek bile o lanaksız. Yorumlar, küfür... Vatan cephesini gitgide g üçlenmiş gibi göstermeye b aşladılar. Bütün b unların faydası olmadı.
Ben v a rdım; sen kendini y o k etmeyi seçtin.
[ . .. ]
[ ... ] : işte, ben hata var ı m; bütün acıları ölçüp biçip tartarak- sense, kayan bir yıldız gibi hızla uzaklaşıyor; son anda da dönüp bir göz kırpıyorsun, yalnızca ...