Belki de tanrıların Dünya’yı ziyaret ettiğini düşündüğümüzde, tanrılara ilişkin sanrılar görüyoruzdur; incibus ve succubus kavramlarına aşina olduğumuzda sanrılarımızın konusu onlar oluyordur; perilerin varlığı yaygın bir şekilde kabul gördüğünde perileri, ruhlara inanılan çağlarda ruhları görüyoruzdur ve eski efsaneleri unutmaya başlayıp uzaylıların var olabileceğini düşündüğümüzde, hipnogojik görüntülerimiz onlara odaklanıyordur.
Sayfa 209 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Yaşasın delilik!
Kimilerinin yaşam deneyimi bizimkilerden öyle bambaşkadır ki deli deriz onlara. Bu işimize gelir çünkü. İnsan topluluğunda alacakları yerin sorumluluğunu üstlenmeyelim diye kendimizi rahatlatmak için böyle demeyi yeğleriz. Böylece onları göz önünden uzaklaştırıp kapıların üzerlerine kilitlendiği hastanelere teslim ederiz. Oysa onlar açısından bizlerin rüya ve kabus dediklerimiz ile günlük yaşamlarını sürdürdükleri dünya arasında hiç fark yoktur. Bizim sanrılar deyip de mistiklere havale ettiklerimiz - İsa'nın mucizeleri, azizlerin yaşamları, Yuhanna'nın vahiyleri - onlara göre sıradan günlük olaylardır. Onlara göre, ağaçlar ve kurbağalar da kutsal olabilir, ateşte ve suda yaşayan tanrılar bulunabilir, üstelik dile gelebilirler; kasırga sırasında kulak verebilsek keşke, bize seslendiklerini duyardık. Bunama illetini çekenlerin var olduğu koşullar böyledir. Onlar "öteki dünyalarda" değil, korktuğumuz için varlığını yadsıdığımız yine bu dünyanın başka bir boyutunda yaşarlar.
Sayfa 329 - Koridor Yayıncılık / İlk Baskı: 2023 / Özgün Adı: Pilgrim / Çeviren: Dilek ŞendilKitabı okudu
Reklam
Doğalarında sebat etmek yoktu. Yaşamaktan anladıkları şey hızlı tüketmek ve hızla tükenmekten ibaretti. Yürekleri ve zihinleri, yalancı tanrıların aslında memnuniyetle kabul edeceği türden büyük tahayyül ve yaratıcı tasavvura muktedir olmasına rağmen onlardan beklenen sürüngen gibi debelenmekten ötesi hiç olmadı. Zira bir noktaya kadar kazançlı
"Eğitim görmüş Yunanlılar Hıristiyanlığı kabul edince, Homer'in Olimpos tanrıları, filozofların arka arkaya gelen eleştirileri yüzünden, mitolojik hayal ürünleri olarak bir yana atıldılar. Fakat aynı filozoflar, dünyaya kendi sonsuz tezatlarını getirmekle kendi kendilerini de bir yana itmeden edemediler. Onlar arasında en büyük olanları bile, en iyi durumlarında her şeyin mutlak sebebinin ne olduğunu doğru dürüst ifade etmeyi bir türlü beceremediler. Sözgelişi, Platon, her şeyin nihaî felsefî açıklamasının, gerçeğin sürekli olarak oluş ve yokoluş süreci içinde bulunan, dolayısiyle gerçek anlamda var olmayan unsurlarında değil, doğup-ölmeyen ve gerçek anlamda var olan bir şeyde bulunduğu gerçeğini açıkça görmüş bulunuyordu."
Sürya: (Göksel Tanrılar) Güneş yuvarlağını belirtir, güneşi simgeleyen tanrılar içinde en belirli olanıdır. Sürya'ya on kadar ilahi sunulmuştur. Sürya'nın gözünden, çeşitli yerlerde bah­ sedilirse de o, daha çok *Mitra ve *Varuı;ıa'nın, *Agni'nin ve başka tannlann gözü olarak anılır. O, her şeyi ve her yeri gö­ rendir; bütün
Şinto
Japon yerli din Şinto (mistik ya da ilahi güçler anlamına gelen kami'nin yolu) altıncı yüzyılda Çin'den Japonya'ya yayılan Budizmden ayırt edilmesi için adandırıldı. Şinto, kurucusu ya da kutsal kitabı, hatta belirli kuralları olmayan eski bir gelenektir. Yerlerin ve klanların koruyucu tanrıları ujigami'ye tapınmaya ve onu onurlandırmaya dayanır. Sayısız tanrı olduğu söylenir -kami'nin sayısı sayılamazdı. Mabetler bireyler kami'ler için birer ev ve adakları kabul edip duaları duyacakları yer olarak düzenlendi. Törenler iyi bir hasat için ilkbahar ve sonbahardaki adakları da içeriyordu. Yedinci yüzyılda Şinto, Yamato imparatoru ve onun ailesinin kami'sine odaklanan bir devlet kültü olarak gelişti. Güneş tanrıçası Ameratsu'yu kami'ler arasında ilk sıraya yerleştirdiler ve onun adına hüküm sürdüler. Şinto ritüellerine saygı göstermek Japonlar için bir vatanseverlik göstergesidir.
Sayfa 260 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
...tragos kelimesinin menşeini araştıran Harrison bu kelimenin sanıldığının aksine yalnızca keçi anlamına gelmediğini, tohum tanesi olarak da çevrilebileceğini savunmuştur (Harrison, 1991; 420). Tragedya kelimesi de ona göre "keçi şarkısı" değil "hasat şarkısı" anlamına gelmektedir. Böylece Harrison'un Dionysos'un kökenini hasat ve buğday tanrıları olarak kabul ettiği Bromios ve Sabazios tapımlarında aranması gerektiğine dair tezi kendi içinde anlamlı bir bütünlük kazanmış olur.
Kitabın ən can alıcı yeri
İnsan olmayan türlerin zekâsını kabul etmek, insanı zayıf bir konuma düşürmek demek değildir ancak canlıları kullanımımızı sorgulatır ve bariz etik soruları sordurur.
Çok karmaşık bir organik yapısı olan biz ileri organizmalar çevremize, birçok harika benzerlikler icat ederek tepki veririz. Yerleri ve gökleri, ağaçları, taşları ve okyanusları, tanrıları, müziği, sanatı, dili, felsefeyi, mühendisliği, uygarlığı ve bilimi icat ederiz. Bu benzerliklere gerçeklik deriz. Ve gerçekliktirler. Gerçek adına çocuklarımızı hipnotize eder, bunların gerçeklik olduğunu bilmelerini sağlarız. Bu benzerlikleri kabul etmeyeni akıl hastanesine atarız. Ama bu benzerlikleri icat etmemize neden olan, Niteliktir. Nitelik, çevremizin, içinde yaşadığımız dünyayı yaratmamız için başımıza bela ettiği sürekli bir uyarandır. Tümüyle. Her parçasıyla.
# Yunan Tanrılarının her biri Romalılar tarafından kabul görmüş ve farklı isimler kullanılmıştır. Roma mitolojisi neredeyse tamamen Yunan mitolojisini baz almıştır. Yunan mitolojisindeki çoğu efsaneler de insan şeklindedir. # Yunan tanrılarının yaratılış hikâyeleri seçilmiş 12 tanrı (bu 12 tanrı, 4 kadın ve 8 erkekten oluşmaktadır.) Olimpos
Reklam
"Kadıköy, Üsküdar ve Sirkeci'deki bütün binaların camları kırıldığına göre sen var bir de gemidekileri ve denizin içindeki canlıları düşün! Hep siyasiler sorumlu, hep..." O infilakı hapishane için milat kabul etti ve kendisinin uğradığı kazanın sorumlusunu kimseye soramadı. Gerçekten de ruhuna iftira diye akıtılan zehrin ve öldürülen gönlünün sorumlusu kimdi? İçini kaplayan bu kaza Independenta'dan daha uzun süre kara dumanlarla yanacak, yüzeyi zift kaplayacak, etrafta çok camlar kırılacak, içerlerde, derinlerde bir yerlerde çok ölümlere sebep olacaktı. İki hafta sonra, o gün infilak eden şeyin bir tanker değil, insanlık olduğunu idrak edebildi.
Sayfa 165Kitabı okudu
"Amon dini Amon, Ra, Ptah ve Suketh gibi put tanrıları olan politeist bir dindir ve II. Ramses, Kadeş Savaşı’na girerken tanrıların koruyucu gücünü yanında hissetmek için birliklerine Amon, Ra, Ptah ve Suketh tanrı isimlerini vermiş, kendisi de Ra birliklerinin başında savaşa katılmıştır. Amon dininde firavunlar tanrının oğlu olarak kabul ediliyor ve tanrısallık kültü ile onurlandırılıyorlardı. Bu durum, tek tanrıcı Musevilik tarafından Yehova’ya (Allah’a) şirk koşmak ve ölümlü insanı tanrı katına yükseltmek anlamında yorumlanmıştır."
─ sana geldim, kötülüğün ruhu ve gölgelerin efendisi, -diye yanıt verdi giren kaşlarının arasından woland'a düşmanca bakıp. ─ eğer bana geldiysen, neden selam vermedin, eski vergi toplayıcısı? -dedi woland sertçe. ─ çünkü selametini istemiyorum, -diye yanıt verdi içeri giren cüretkârca. ─ ama kabullenmen gerekecek bunu, -diye itiraz etti woland ve bir tebessüm ağzını çarpıttı,- çatıda belirir belirmez ağzından hemen bir saçmalık çıktı ve saçmalığın nerede olduğunu söyleyeyim sana: tonlamanda. aptal kelimelerini gölgelerin varlığını kabul etmiyormuşsun gibi telaffuz ettin, aynı şekilde kötülüğün de. bana bir iyilik yap da şu soru üzerinde biraz düşün: kötülük olmasa senin iyiliğin ne işe yarardı ve gölgeler kaybolsa dünya nasıl görünürdü? gölgeler nesnelerden ve insanlardan oluşur ne de olsa. işte kılıcımın gölgesi. ama ağaçların ve canlı varlıkların da gölgeleri olur. saf ışığın tadını çıkarma fantezin yüzünden, üzerindeki bütün ağaçları ve bütün canlıları söküp atarak bütün yerküreyi çırçıplak bırakmak mı istiyorsun yoksa? aptalın tekisin.
Sayfa 458 - woland ─ matta leviKitabı okudu
Sofist
Aptal kelimelerini gölgelerin varlığını kabul etmiyormuşsun gibi telaffuz ettin, aynı şekilde kötülüğün de. Bana bir iyilik yap da şu soru üzerinde biraz düşün: Kötülük olmasa senin iyiliğin ne işe yarardı ve gölgeler kaybolsa dünya nasıl görünürdü? Gölgeler nesnelerden ve insanlardan ötürü olursurne de olsa. İşte kılıcımın gölgesi ama ağaçların ve canlı varlıkların da gölgeleri olur.Saf ışığın tadını çıkarma fantezinin yüzünden, üzerindeki bütün ağaçları ve bütün canlıları söküp atarak bütün yerküreyi çırılçıplak bırakmak mı istiyorsun yoksa? Aptalın tekisin.
Sayfa 459Kitabı okudu
Masonlar şeytanı en büyük hakimleri ve Tanrıları olarak kabul ediyorlar.
760 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.