Yaşanışanılan olayların üstesinden kolay kolay gelemiyorduk malesef. Bu bir de terk edilmekse eğer... Ağırdır yıllarca tanıdığınız, sevdiginiz insanın gün gelip hiçbir şey olmamış gibi sizi kolayca bırakıp gitmesi... Bu kitapta da anlatılan kader ortağı olan iki çok yakın arkadaşın terk edilme öyküsü.
Hayatta bir çok zorlukla karşılaşıyorduk, bazen düştüğümüz yerde daha da kayboluyorduk kuytularda. Bizi yalnız bırakmayan dostlarımız olduğu sürece şanslıydık.
Önce Tarık Raşit'in yıllar sonra da Cevat'ın aynı duruma maruz kalması ama yıllar geçse de onların aralarındaki bağın hiç eskimemesi etkileyici tarafı...
Terk edildiğiniz gece, yıkık dökük, evinize vardığınızda, salonunuzda Raskolnikov, Oblomov, ve de Julien Sorel'i görseydiniz ne yapardınız?? Üstelik sizin sorununuza ortak olmak ve sizi daha iyi hissettirmek için geldiklerini söyleseler ne şahane olurdu değil mi??
Hayatın çok zorlu geçtiğini ama yine de karşısında sağlam durmamız gerektiğini ve sonunda her ne kadar kötü ve yıkıcı olsa da alıştığımızın bir gerçek olduğunu anlatan uzun soluklu bir kitap. Yeri gelince sıkılayacağınız, yeri gelince de kendinizden bir parça bulacağınız olayların bir bütünü. Çoğu zaman da ders çıkarılacak, yaşadığımız olaylara çok yakın hayatların hikayesi... Vazgeçebilmenin ve alışabilmen önemini anlatması yönüyle tavsiye edilebilecek bir kitap..