Onlara bizi yargılama, suçlama, ezme, sömürme, işten atma, damgalama hakkını kim vermiş?
Biz..
Sen bile farkında değilsin, yaşam boyu karşına dikilip duranlar kimler? Sen bile, farkına varmadan savaşıyorsun. Bir düşün bakalım.. Adamlar.. Babalar, abiler, kocalar, sevgililer, müdürler, şefler, arkadaşlar.. Ya hayır, olmaz diyorlar, ya sen delisin, kötüsün diyorlar, ya gel, gitme, beceremezsin diye seni etkilemeye çalışıyorlar, ya kötü kadın, orospu diye yargılıyorlar, damgalıyorlar. Ve biz.. İşte biz, onlara bu izni veriyoruz..
Zaman zaman ben de, mutluymuşum gibi, doğruymuşum gibi, cesurmuşum gibi, seviyormuşum gibi, memnunmuşum gibi yapmadım mı? Daha fazla yapacak gücüm hiç kalmadı artık..
Evet, ben o çocuğu istemiştim çünkü öyle gerekiyor sanıyordum, bize öyle öğretmişlerdi.. Evleneceksin, hemen bir çocuğun olacak, yuvan, ailen olacak, mutlu kadın olacaksın.. Mutlu kadın gibi yapacaksın. Evlenir evlenmez, o adamın ilerde bir yabancı olabileceğini bilmeden, o adamın bir gün gelip, o sevdiğin, tanıdığın adam olmayabileceğini bilmeden, bir gün ondan ayrılabileceğini düşünmeden bir çocuk yapmak gerektiğini sanıyordum. Bize öyle öğretmişlerdi çünkü. Kadının en kutsal ve tek görevi analıktır..
Anneciğim çok yalnızım .. bana bir omuz ver. Sensizliğin, sensiz kalmanın salt yalnızlık olduğunu, sen gidince mi anlayacaktım ben? Sana ne çok anlatacak şeyim varmış, sana ne çok ağlayacak şeyim varmış. Keşke yarısını anlatsaydım, keşke yarısını ağlasaydım..
Baştan sona feminizm...
Feminizm ile bütünleşen Duygu Asena ' dan Türk toplumunda kadına biçilen zorunlu roller ve bunun üzerine maruz kalınan baskı, çaba, var olma mücadelesi...
İnsanların içinde, kendinden güçsüz gördüğü birini ezmek, ona buyurmak, onu kendine hizmet ettirmek dürtüleri var, insanların tümünde bu var ve ne yazık ki bu güçsüzler ordusu, kendini güçsüz görenler kadınlar.
Sevmek mi insanı bağımlı kılan? Acımak mı insanı sinirlendiren? Kısıtlanmak mı insanı sevgisizliğe iten?
Özgür ve bağımsız olmak için bir canlı, bir tek canlı bile olmamalı mı insanın yaşamında?
Özgürlüğün bedeli bu mu? Bu, yalnızlık mı?