İşte huzurunuzda ben, herkesin tanıdığı yabancı; kısa ve sık ot katmanının altında sahte gibi görünen kadın. Dış kaplamam sağlam, tıpkı tenekelerinki gibi su geçirmez, ama sahte değil: Katı buz tabakasının altında yaşama elverişli olsa da uyku halinde bir dünya var..
Yirmi üç yaşındayken her şey için geç kaldığını zannedersin. Kırkına yaklaştığında ise aslında vaktinin tükenmediğini, her şey için olmasa da en azından asıl önem taşıyan şeyler için zaman kaldığını fark edersin..
Kurtulamadığım bir çıkmaz sokağa girdiğime şüphe yoktu. Bunun farkında oluşum içimi kemiriyordu, çünkü aslında halen kendi içimde değerli bir şey bulabileceğimi ümit ediyordum..
Bir köşede ölebilmek güzel olurdu, aslında insanlar rahatça ölebilecekleri köşeler kiralayabilmeli; kimsenin araya girmediği, son anda otomatik solunum cihazlarının ortaya çıkmadığı, alınan güvenlik önlemleri sayesinde doğru düzgün ölünebilen köşeler..
Bir süre sonra sınırların seni yaşattığını farkediyorsun, sırtını dikleştiriyorlar, hiçlikten bir adım ötedesin, üstelik hem orada barınmak mümkün hem de orada farklı biçimlerde büyümek. Her şeyin temelinde hayatta kalmak varsa belki de hayatı yoğun biçimde yaşamanın tek yolu direnmektir..
Ölüm gerçekleşmeden saniyeler önce bedeni ölüme hazırlamanın ne anlamı var ki? Ölüm bedeni sevgi gibi yakalar. Öyleyse bırakalım hazırlıksız yakalasın..
Tenimde, tenimin altında bir yerlerde, o şarkıdaki gibi saklıyorum onu, bir düşte elimden tutuyor ama çok çok uzakta, göremiyorum bile, nasıl olup da görünmeyecek kadar uzaktayken bile elini tutabildiğime şaşıyorum..
Bir telefonda birbirimize ne çok şey anlatmıştık, asıl söyleyeceklerimizi hiç söylemeden birbirimizi anlamıştık, şimdi yine öyle, birbirimizi anlıyoruz..