Yeni bir insanı değil de yeni bir yazarı tanımayı daha çok seviyorum nedensizce. Belki insanlardan da çok şey öğreniriz. Ama en güzeli yeni bir yazar, yeni bir kitap... Dünyanın en harika yolculuğu olsa gerek.
Tam doğru bir zamanda okumalarıma içimden geldiği gibi dergi ile devam etmişim. Okumuş olduğum bu dergiyi çok beğendim. Okunmaya değer bir dergi. Bundan beş yıl öncesinin dergisi Mayıs 2019'un... Ve nasip.
Buket Uzuner'i tanıdım bu sayısında. Kitapları çok seven yazar bir hanımefendi. Tabi bunda ailesinin de etkisi cok fazla. Şu sözü her daim aklımızda olan "Sözümüz hep iyilikten yana olsun."
Kendisini tanıdım ama henüz hiçbir kitabını okumadım. İnşallah belki bir gün nasip olur kalemiyle tanışmak.
Mayıs 2019 sayısını okudukça çok sevdim. Okuduğum her cümlede, her yazıda kendimi buldum. Altını çizdiğim o kadar çok cümle var ki. Yavaş yavaş okumak da dahil oldu. Olsun insan okuduğu her kitapta kendini bulması güzel bir his.
Sanki evinde, salonda, o masada değildi. Dünyanın en uzun yolculuğuna çıkmış da varacağı yere ulaşamadan kaybolmuş gibiydi. Kaybolmuş, varlığı bile unutulmuş, yapayalnız...
Çünkü filmlerle hikâyelerimizi izliyoruz. Çünkü filmlerle hikâyelerimizi anlatıyoruz. Çünkü bazen bir film repliği dostlar arasında bir şifreye dönüşüyor. Çünkü bazen en sevdiğimiz dostumuzu en sevdiğimiz filmdeki karakterin adıyla çağırır oluyoruz.
Hafifle ve rahatla. Senin, sen olarak, sevebilme, zevk alabilme ve neşe duyabilme kapasitenin bir sınırı yok ve kimse senin yerine zaman akıp giderken durup bunları yapmayacak.
Hak veriyordu Simba'nın "Hayat akıp giderken kim bilir neler olur bilmediğimiz, bildiğimiz tek şeyse yapılan planlar hep bozulur. İçimde bir çocuk hep hayal kurup durur." deyişine.
Kendi kendinle hayaller kurarsın, bazen onları katıp içine bazen yine tek başına... Sonra iki tatlı sohbet, biraz gülücük... Ve yalnızlık günün sonunda kendinle yine baş başa.