Sultan II. Abdülhamid’in son senelerinde vefat eden Osman Fevzi Bey, çok sevdiği Refika Hanım’ı annesiyle istemeye gittiğinde, Refika Hanım hissettiği heyecandan dolayı pişirdiği kahveye şeker koymak isterken yanlışlıkla tuz koyar. Osman Fevzi Bey, yapılan yanlışı anlayıp Refika Hanım’ı mahçup etmemek için, bunun ne kadar da hoş bir tesadüf olduğunu çünkü asker kökenli biri olarak kahveyi tuzlu içmeye alışık olduğunu söyler. Tabii ki bu sadece sevdiği kadını utandırmamak için söylediği pembe bir yalandan ibarettir. Osman Fevzi Bey’in sözlerine inanan Refika Hanım ise tam 50 yıl boyunca eşine tuzlu kahve hazırlar ve Osman Fevzi Bey’de hiç sevmese de tuzlu kahveyi içerek yalanı devam ettirir. Öte yandan, ölmeden önce vasiyetnamesinde eşine yazdığı mektubunda şunları söyler: “Sevgili Semahatçığım, Sizinle tam 50 sene devam eden bu mes’ud izdivacımız, tuzlu kahve ile başladı. Aslında hayatımda o ana kadar hiç tuzlu kahve içmemiştim. Zaten İçilecek gibi de değildi. Siz 50 sene boyunca her gün bana, hoşuma gittiğini zannederek tuzlu kahve yaptınız. Bu kahvenin her yudumu zehir gibi acıydı. Fakat bu azabı size hiç hissettirmedim. Zira, karşımda mahcub bir hale düşmeniz, kalbinizin kırılması bana tuzlu kahveden daha acı gelecekti. Bu yüzden size hiçbir şey hissettirmedim. Artık ahiret yolculuğu başlıyor. İnşaAllah dünya hayatındaki beraberliğimiz Cennet’te de devam eder. Çünkü, ‘Dünyada kimi seviyorsanız, ahirette de beraber olursunuz.’ sözü hadis-i şerifdir. Sizleri Alalhü Teâlâ’ya emanet ediyorum.” ... Muhabbet mi demiştiniz? Muhabbetin kantarı fedakarlıktır; tuzlu kahveyle değil bir ömür ile ispat ister.
Tuzlu Kahvenin Anlamı Nedir?
Rivayet odur ki II. Abdülhamid döneminde miralay olarak görev yapan Osman Fevzi Bey, Semahat Hanım’a büyük bir aşk ile bağlıdır. Emekli miralay Osman Fevzi Bey, bu aşkı ölümsüz kılmak ve Semahat Hanım ile bir araya gelmek için annesini yanına alır ve niyetini açıklamak için Refika Hanım’ın ailesinin evinin yolunu tutar. Semahat Hanım da Osman
Reklam
Annemin sessiz geceleri için! Kaşan şehrindenim Fena sayılmaz halim, Bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, İğne ucu kadar da zevkim. Annem var, ağaç yaprağından daha güzel, Dostlar, akan sudan daha iyi Ve Allah, burada yakındadır,
Gözün Üzerimde
Haziran ayı öykü etkinliği. 🍀 #125291396 - Vücudun kendini ölüme hazırladığını düşündü. Hiçbir şey düşünmeme haline. Ölüler de bir şey düşünmezdi sonuçta. - Bana mı dedin? -Hayır sadece nasıl başlamalıyım, okuyunca karşıdakinde nasıl etki bırakır diye sesli tekrar yapıyorum. -Anladım... -Rahatsız mı oldun
Sohrab Sepehri - Suyun Ayak Sesi
"O hayatı herkesin büyütüp uğruna kavgalar, dinler, ideolojiler, kargaşalar yarattığı bir fenomen olarak görmez. Bir şiirinde hayatı, çok sade olarak “bir elmayı ısırmak” olarak tanımlar." İran yeni şiir akımının en ünlü isimlerinden Sepehri'yi tanıyanların çok beğendiği, tanışmak isteyenlere güzel bir başlangıç olacağını düşündüğümüz
Gerçek Fakirlik Günlerden bir gün bir baba ve zengin ailesi oğlunu köye götürdü. Bu yolculuğun tek amacı vardı, insanların ne kadar fakir olabileceklerini oğluna göstermek. Çok fakir bir ailenin çiftliğinde bir gece ve gün geçirdiler.Yolculuktan döndüklerinde baba oğluna sordu, "İnsanların ne kadar fakir olabildiklerini gördün mü?" "Evet!” "Ne öğrendin peki?" Oğlu yanıt verdi, "Şunu gördüm: bizim evde bir köpeğimiz var, onlarınsa dört. Bizim bahçenin ortasına kadar uzanan bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan bir dereleri. Bizim bahçemizde ithal lambalar var, onlarınsa yıldızları. Bizim görüş alanımız on avluya kadar, onlarsa bütün bir ufku görüyorlar." Oğlu sözünü bitirdiğinde babası söyleyecek bir şey bulamadı. Oğlu ekledi, “Teşekkürler, baba, ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için!”
Reklam
45 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.