Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bekir Kalemdar

Bekir Kalemdar
@kalemdarrr
Okumak
Muğla
25 okur puanı
Eylül 2023 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Her şeyden önce yazara büyük bir teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Kitabı ilk instagramda gördüm. Bir modern dünya psikopatolojisi... yazıyordu. Sonra burada bir alıntısına denk geldim. Başlamak istedim ama bu kadarını hiç beklemiyordum. Yazar galiba çok genç. Kendini nasıl bu kadar geliştirebildi bilmiyorum. Kitabın içinde her şey var. Psikoloji, felsefe, sosyoloji, edebiyat her şey var ve yazarımız çok zeki.
Başka Türlü Bir Yaşamın Özlemi
Başka Türlü Bir Yaşamın ÖzlemiGürkan Can Kaya · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202363 okunma
Reklam
216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 günde okudu
Başka Türlü Bir Yaşamın Özlemi
Başka Türlü Bir Yaşamın ÖzlemiGürkan Can Kaya
9.5/10 · 63 okunma
Ben kendimi oynamayı bırakamadım, kendim olamıyorum. Yaşıyorum, dedi Tolga, ama yaşadığımı yalnızca izleyenler söyleyebilir. Bana kalırsa yalnızca bir seyirciyim – kendime bile.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben böyle birşey görmedim
Kapalı gözlerinin ardındaki karanlıkta, acabalar denizinde savruluyorken ve boşanırken yaşlar gözlerinden, titreyen parmağının ardındaki tetiği çekti – Başka türlü yaşayabilirdim olan son düşüncesi ve hıçkırıkların arasından dökülen son nefesi silah sesiyle beraber odanın içinde donuklaşarak asılı kaldı...
Mükemmel bir sona doğru...
Ölüm geliyordu, ölümün sesini işitiyordu yaşamak isteyen kulakları. Ölümün nefesini hissediyordu yaşamak isteyen teni. Ve en kötüsü; yıllardır yaşamdan ölüme çevrilen gözleri, şimdi ölümden yaşama çevrilmişlerdi. Şimdi en baştan yaşasaydım… Her şeyi bambaşka yapabilseydim… Ne yapabilirdim? Yapardım bir şeyler, yeter ki tekrardan yaşayayım. Ölüme saatler kala dakikalar ne kadar acıtıyormuş insanı. Başka türlü yaşamalıydım. Başka türlü olabilirdi. Neden böyle yaşadım, neden böyle ölüyorum? Başka türlü de ölebilirdim… Hızlanan nefesiyle beraber düşünceleri de hızlandı. Kalbi küt küt atıyordu ve tüyleri diken dikendi. Gözleri yaşların arasından parlak bir maviye bürünmüştü, yaşamın pınarına dalmak istiyorlardı – karşılarında ölümün karanlığını görmelerine rağmen…
Reklam
Kucak dolusu kütüphaneler taşıdım odamın yalnızlığına. Kim bilir, kaç sahafın tozu yapıştı ayaklarımın altına? Ya hatıratımın çırılçıplak mahzenleri? Bu senfoniyle hışırdayan yaprak sesleri, bu parmak uçlarımda gezinen harfler, bu tahayyülümü kanatlandıran kitap manzaraları; söyleyin, o mahzenlerin rutubetini havalandırabilir mi? Çoğu zaman ölümün gurubuna denk düşüyor tahayyülün tan’ı. Aklımda şimşek şimşek şafak sökerken bu isteksizlik, bu kendini beğenmiş ölgünlük niye?
Hikmet Hoca...
Gecenin en sessiz saatlerinde, yaşamın en gürültülü düşünceleri sağır ediyordu Hikmet’i. Yaşayamadım, diyordu ağlayarak. Bana tanınan bu hakkı kullanamadım. Yaşadım diyebilmek için çırpınıp durdum, yine de beceremedim. Öleceğim, ne olacak bana? Bir kere yaşayabilirdim, sonrasının olmadığını bilmeme rağmen bu bir kerelik hakkımı kullanamadım.
Yaşadım diyebiliyor muyum, diye düşünüyordu bir yandan. 83 yaşında, bir yanım ölümün soğuk pençesindeyken dönüp ardıma baktığımda yaşadım diyebilir miyim? Bütün yaşadıklarım acınası bir çırpınma değil mi yoksa? Koca bir serüven bitiyor, 83 yıllık hayatımın son nefesleri… Ve geriye kalan koca bir pişmanlıklar yığını. Yaşayamadıklarımın pişmanlığı...
Suratını ekşitti. Sahiden, çağın bir yankısından ibaretti o. Tek bir ayırıcı özelliği olmayan, neslin birbirini takip eden adımlarından bir tanesi. Ve ben gidip onun saçlarına Tanrının ışığından bir taç yerleştirmiştim… Kendinden tiksindi. Bütün bir çağdan tiksinircesine tiksindi kendisinden.
Tolga da içindeki hislerden bahsetti, di’li geçmiş zaman duygularını yor’lu şimdiki zamana sığdırarak.
Reklam
Tekrardan kozmik perspektifin gözleriyle gördü, yaşamın karanlığa batacak olan gerçekliğini duyumsadı. Bu canlılıktan bir toz kalacaktı geriye, bütün kahkahaların ve ihtirasların bir solukta eridiği kocaman bir toz…
ölüm, ölüm...
Ölüme yaklaşan, cesetleşmeye yüz tutmuş vücudu izlediler bir süre. Dehşet duydular kendi sonlarını görürcesine. Ölümün bulaşıcı korkusu zihinlerini karartırken bir iç sıkıntısı büyüdü yaşamlarını gölgeleyen. İkisi de sessizdi şimdi, ikisi de suskun...
“En çok neyden pişmansın?” “Her şeye çok erken karar vermekten.” “Ne garip, ben de her şeye çok geç karar vermekten pişmanım.”
191 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.