Afrika' nın merkezindeki Boshongo insanlarına göre başlangıçta yalnızca karanlık, su ve büyük Tanrı Bumba vardı. Bir gün Bumba karın ağrısıyla acı içindeyken Güneşi kustu. Güneş var olan suyun bir kısmını kurutup geriye toprak bıraktı. Hâlâ acı içinde olan Bumba bu sefer, Ay'ı( gezegen ), yıldızları ve ardından leopar, timsah, kaplumbağa ve en nihayetinde de insan gibi bazı hayvanları kustu.
İnsanın nefes alış veriş oranı ile bilincinin içinde bulunduğu halin titreşimleri arasındaki matematiksel ilişkiyle ilgili birçok örnek verilebilir. Dikkatini tamamen bir noktada yoğunlaştırmış bir insan, örneğin sıkıca örülmüş ussal bir tartışmayı izlerken ya da karmaşık ve zor bir fiziksel maharet gösterirken, otomatik olarak oldukça yavaş soluk alıp verir. Dikkati yoğunlaştırmak, yavaş solumaya bağlıdır; hızlı veya düzensiz solumalar korku, şehvet, öfke gibi insana zarar veren bazı duygu halleriyle birikte kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkar. Hiç rahat durmayan maymun dakika da 32 kez nefes alıp verir; insan ise ortalama 18 kez. Fil, kaplumbağa, yılan gibi uzun yaşamalarıyla dikkati çeken diğer yaratıkların soluma oranları insanınkinden daha düşüktür. Örneğin, üç yüz yaşına kadar yaşayabilen dev kaplumbağa, dakikada sadece 4 defa nefes alır.
Sayfa 246Kitabı okudu
Reklam
Bu zekice konuşmaların hiç ama hiçbir değeri yok. İnsanı kendi kendisinden uzaklaştırır, o kadar. Kendi kendinden uzaklaşmak da günahtır. Yapılması gereken, insanın tıpkı bir kaplumbağa gibi kendi içine girip yerleşebilmesidir.
Kabuğuna çekilmiş bir kaplumbağa gibi yaşıyordu; herkesle her türlü ilişkisini kesmişti...
Şu şapkayı çıkarıp atıyorum ırmağa; Her şeyim sizin olsun, hep sizin kesik başlar. Rüyasında örümcek başlarsa ağlamağa, İçine gül koyduğum tüfek ölmeğe başlar. Günahını sırtına yüklenen kaplumbağa Gibi ölüm önünde öz benliğim yavaşlar. Öyleyse şu şapkayı fırlatayım ırmağa.
Aklımı okur gibi bakıyordu yüzüme. Sanki her şeyi bilir gibi, sanki dünyanın tozunu yutmuş, bütün soruların cevapları ondaymış gibi. ... Yine de bir kaplumbağa gibi yüz yıldır yürüyordu sanki yeryüzünü, yavaş yavaş, hiç acele etmeden.
Sayfa 123Kitabı okudu
Reklam
Eskiden,insanın bilincinde,'ruh'unda,onun yüksek kökeninin,tanrısallığın kanıtı görüldü; insanı bütünleştirmek için,ona kaplumbağa gibi duyularını içine çekmesi, dünyasal olanla ilişkisini kesmesi, ölümlü beden örtüsünü reddetmesi tavsiye edildi:böylece ondan geriye aslolan,"saf ruh"kalacaktı.Burada da akıllıca davrandık:bilinçlenmek,"ruh",bize göre organizmanın göreceli bir kusurudur,bir test,yoklama,ıskalama,gereksiz yere bir yığın sinir gücünün tüketildiği bir zahmettir.
Tıpkı ağır kabuğunu sırtında taşıyan bir kaplumbağa gibi suçluluğunun yükünü gittiği her yere sürüklüyordu.
Yapılması gereken, insanın tıpkı bir kaplumbağa gibi kendi içine girip yerleşebilmesidir.
kabuk
Yüzyıllar geçti sen gideli, Ve ardından milyonlarca takvim yaprağı intihar etti. Yer kabuğu daha da soğudu, Sayısız kaplumbağa kabuğunu terk etti. İnsanlar artık bıraktılar ayrılırken; “Seni hak etmiyorum” gibi kelime oyunlarını. Çünkü artık tüm bahaneler incir çekirdeğini doldurabiliyor. Ve insanlar, Kelimelerden çok duygularla oynuyor…
Reklam
-Tıpkı bir kaplumbağayı kabuğundan çıkarmak gibi bir şey bu.. +Nasıl yani? -Bir kibrit çakıp altına tutman gerekir. +Bir kibritin onu incitmeyeceğini nereden biliyorsun? -Kaplumbağalar bir şey hissetmezler,şapşal. +Sen hiç kaplumbağa oldun mu ki?
Evim benim bavulumdur. Evimi kaplumbağa gibi sırtımda taşırım. Bavulumu otel odasına koyarım, hava kötüleyince toplanır daha yüksek yerlere, kuru iklimlere doğru yola çıkarım
Mobbing Bank Diyor ki;
Risk alıp kafasını kaldırmayan kaplumbağa ilerleyemez. Kafasını kuma gömmüş deyimi ile eleştiri alan insanlar gibi. Yaşam sonuçta herkes için bir hikayeye dönüşecek. Örnek hikayeler korunaklı ve korkak insanlardan çıkmaz. Düzenim bozulmasın inancı şikayet edilen düzeni korur. Kör bir göz ister, görmezden gelenler köre iki göz verir. Körün azmasına gözü olduğu halde görmekten çekinenler sebep olur. Önder Karaçay
Kendimi ıssız bir yerde ters dönmüş kaplumbağa gibi hissediyorum.
Ama öğrenmek kolay değildir, bir kaplumbağa gibi sabırlı, başı göklere değen yalçın kayaları un ufak eden rüzgar kadar inatçı olmalısın.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.