Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Şeyhmus Karahan

Şeyhmus Karahan
@karahandawn
Günlerimizin ötesini istiyoruz, alacağız!
Sakla ki yardım ettiğini, yük olmasın sana yaptığın yardım... Öyle bir gönülle götür ki düşene verdiğin suyu, ekmeği, desteği, gücü, örtmesin gösterişi yaptığının özünü...
Reklam
Biz ağaçları meyvesi, dalı, yaprağı, kokusu ve edasıyla tanırız, ama insan insanı yapıp eyledikleriyle tanır.
Halkların acılarıyla bir cinnet parkına döndürülmüş bu dünya.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biz, Türkiye’de, milenyumun ilk çeyreğinde, korkunç bütün özelliklerini kuşanmış ırkçılığı görüyoruz.
“kuş gibi uçmayı, balık gibi yüzmeyi öğrendik ama bir şeyi unuttuk: kardeşçe yaşamayı”
Reklam
Bu nasıl bir kindarlıktır ki bir halkın insanlarının ölümü, yaraları, evlat ve sevdiklerini yitirme acısı, evsizliği, göçü başka şeylerle kıyaslanarak arkaya itilebiliyor.
Ulusların, inançların, kültürlerin mutluluk tablosu olabilecek bir coğrafya padişahların, generallerin, çetelerin çiftliği olmuş, demek abartı mı olur?
Hoşgörünün her türü, ama her türü için daima eşit haklara sahip olmayan, ezilen, horlanan bir tarafın olması gerekmektedir... İnsan sormadan edemiyor: Hoşgörü mü daha aziz, eşitlik ve eşitliğe dayalı adalet mi?
acının da masalı olur ve anlatılır bir tek dize için durduğunda kan damarda
Egemen sınıfların başka halklara karşı katliamcı olmasının, kendi halkını başka halklarla savaşlara sürüklemesinin, kendi halkı üzerinde kurduğu sömürünün, en önemli olanaklarından biri olduğunu, başkası bize bizden daha iyi analatabilir mi?
Reklam
“Irk ayrımına dayalı üstünlük öğretileri bilimsel bakımdan yanlıştır, ahlakça kınanması gerekir, toplumsal bakımdan haksız ve tehlikelidir ve herhangi bir kuram ve uygulamada ırk ayrımcılığını haklı gösterecek hiçbir dayanak yoktur.”
Şimdi, ölüm gibi sözcüklerin arasında bakıyoruz, savaşın biçare kıldığı bir halka ve altındaki yerin hareketiyle gelen acılara. O acıları artıran pervasızlıklara, yıkıntıya dönmüş insan ruhlarına bakıyoruz.
“Söyleyecek söz bulmak zor, belki de gün gelir, bu ülkenin, depremi yaşayan Kürt çocukları, ileride birebir şahit olmadıkları bu vahşeti anlatmak için akıllarına kazınan deprem sahnelerini kullanır. Bir vahşet sahnesi hatırlamakta sıkıntı yaşarlarsa tabii. Kim bilir.”
-Eğer insan, milyonlarca, milyarlarca yıldız arasından yalnız birinde tek bir örneği olan bir çiçeği severse, sırf yıldızlara bakmak bile ona mutlu hissettirir kendini. Şöyle düşünür: "Çiçeğim oralarda bir yerlerde..." Oysa koyun çiçeği yedi mi, bir anda bütün yıldızlar sönüp gider! Bu da önemli değil, öyle mi?
-Biliyor musun? İnsan bu kadar üzgün olunca günbatımlarını seviyor...
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.