“Hayvanı görmek bile istemiyordum. Ama Pluto’ya yaptıklarımı düşününce
bayağı utanıyor, bu yüzden kediye kötü davranmaktan çekiniyordum.
Bir süre hayvana vurmadım, ama zamanla ona karşı büyük bir kin duymaya
ve ondan vebadan kaçar gibi kaçmaya başladım. Bu kinimin nedeni, kediyi eve getirdiğimin ertesi günü, tıpkı Pluto gibi, bir gözünün oyuk olduğunu görmemdi. Gelgelelim bu durum, karımın kediye karşı daha acıyıcı, koruyucu davranmasına
yol açtı. Çünkü daha önce söylediğim gibi, karımda acıma duygusu
son kerte aşırıydı. Kediye olan tiksintim arttıkça, hayvan tersine, bana daha
çok sokuluyordu. Evde nereye gitsem adım adım arkamdan geliyor,
oturduğum iskemlenin yanına uzanıyor ya da kucağıma çıkarak yaltaklanıp
duruyordu. Ayağa kalkıp yürüsem ayaklarımın arasına dolanıyor ya da tırnaklarını pantolonuma geçirerek üstüme doğru tırmanmaya çalışıyordu.
Böyle anlarda kediyi bir vuruşta yok etmek istiyordum; ama biraz, daha önceki
kötü anının yılgısı ve evet, buna inanın, daha çok da hayvandan korkum
dolayısıyla böyle bir şey yapamıyordum.
Bu korkuyu tanımlayacak sözcük bulamıyorum.”