Adımlarım bana ait değildi. Kiracısıydım, yürüdüğüm yolların... Başkaları tarafından yapılmış, başkaları tarafından işletilen ve hikâyenin sonunda başkalarına devredilecek bir sokak lambasının altında bir süreliğine aydınlandım. Karanlığın konforuna alışmış düşüncelerim ışık tarafından rahatsız edilse de, bunu pek sorun yapmadım.
Önümden geçen gece bir dolmuşuna, beni sana götüreceği umuduyla, can havliyle atladım. Gitmek istediğim yeri " ona " diye belirttiğim için kendimi dolmuş şoförüne anlatamadım. Bu şoförle birlikte beni anlamayanlar Dünya'da bir kişi artmış, ben ise bir kişi daha azalmıştım. Dolmuşa elinde bir buket " unutma beni " çiçeği ile binmiş, orta yaşlı, kirli sakallı, saçlarının ön ve tepe kısmı açılmış gözlüklü bir abiden, hızlandırılmış romantizm dersi aldıktan sonra kendimi tabelaların kollarına attım. Sana dair bir iz aradım onlarda... Sen yoktun, bir şey yoktu, içimden yüze kadar saydım sana rastlamak için... Eğer sana rastlamak için saymam gereken bir sayı varsa, onu da saymaya hazırdım. Ama sen yoktun, bir şey yoktu, sokak sokak kayboldum seni bulmak için...
16.07.23
Gaziosmanpaşa