Beni en çok rahatsız eden tarafı bedenine kıyasla çok büyük, çok ayrık ve farklı renklerdeki gözleriydi. Biri mavi, öteki sarıydı. Birbirimize günaydın bile dilemiyorduk.
“ Ancak hayatın zamanını yanında kucaklamak istediğini ona gösterdiğin zaman bir kadını onu sevdiğine ikna edebilirsin. Dahası: tüm zamanları. Yaşanmış olanları. Yaşanmamış olanları. Yaşanabilecekleri.”
Durum buydu. İşe gitmeyi bıraktım. Tiyatroya gitmeyi bıraktım. Tüm günü açık penceremin önünde geçirmeye başladım. Aylardan ağustostu ve hava boğucuydu, genç kadının kendi çerçevesinde belirmesini bekliyordum. Bazen namevcut, bazı bazı uzaktı, seyrek olarak bakışıma yaklaşıyordu. O uzun ve uyuşuk yaz günlerinde bakışlarını bana hiç yöneltmedi. Görünmez göğe bakıyordu. Fazlasıyla görünür sokağa bakıyordu, ama bana bakmıyordu.