Vermem istense bile kimseye ne ölümcül bir ilaç vereceğim, ne de bu yönde bir tavsiyede bulunacağım. Aynı şekilde hiçbir kadına da çocuk düşürmeye yarayan bir alet vermeyeceğim. Saflıkla ve dürüstlükle yaşamımı sürdürüp sanatımı icra edeceğim.
kalbin hâli vücuda hakim olur. kalpte bir sekinet varsa o bütün fiillerinize siner. önce nazarlarınızda görülür. nazar çok mühim bir hadise, bakışlarınızda onu hissedersiniz.
sadettin ökten
"Nedense aklıma hep ölüm geliyor. Böyle ne kırık ne de anlaşılamamış gitmek istemiyorum." diyor Ahmed Arif bir kitabında. Öyle oluyor ki bazen yürüdüğüm sokaktan son kez geçiyormuşum gibi, birine sarılırken sanki tekrarı olmayacak gibi. Bazı günler, gün geceye kavuştuğunda başımı yastığa koyarken sabah uyanamamayı düşünüyorum. Sonra geçiyor birçok şey. Takatimi kesen, beni yoran, bazen nefes nefese bırakan ne varsa pek önemi kalmıyor.
Acı olan, bu sonmuş gibi düşündüklerimin çoğunu yaparken bir gün son olduğundan bîhaber olacağım muhtemelen.
Oluyor, tükeniyoruz bazen. İnsan bir sebebe dayanmak istiyor. Bu nedenle hayattaki en kıymetli şeyin Allah'ı razı etmek olduğunu defaatle, hakikaten anlamak istiyorum. Anlamak nasip olsun, hepimize🌥
"Madem ki nereyi dolaşırsak dolaşalım varacağımız son yer burası" dedik ve bir yoldaşla birlikte her şey bitmişken getirileceğimiz yere henüz vakit varken gelelim, bazı gerçekleri hatırlayalım istedik. Yürürken okuyup tefekkür ettiğimiz bazı satırlar: "Ölümden ürküp kabirden korkup başını çevirme. Merdane kabre bak; dinle, ne talep eder. Erkekçesine ölümün yüzüne gül; bak, ne ister...Ey nefsim! Deme: 'Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder. Derd-i maişetle sarhoştur.' Çünkü ölüm değişmiyor. Firak, bekaya kalbolup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sürat peyda ediyor.
Hem deme: 'Ben de herkes gibiyim.' Çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise kabrin öbür tarafında pek esassızdır. Hem kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i dünyada nazar-ı hikmetle baksan hiçbir şeyi nizamsız, gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?"
Sakin bir akşam.
Çok sevilen bir dostla yapılan muhabbetler, özlemeler, hasretler.. Birkaç güzel satırın arasında dinlenmek sonra. Birkaç güzel kelam işitmek. Durmak ve düşünmek, sadece öylesine. Sonra tüketen bir toplumda küçük de olsa bir şeyler üreteyim niyetiyle başladığın örgüye devam etmek, inşaallah bu kış biter diye düşünmek.
Hakikatlerden uzak kalmayıp ruhu da beslemeye gayret etmek. Birkaç güzel tınıyla hayaller kurmak. Umudunu tazelemek yeniden.
Mutlu olunası bir akşam, şükürlük. Küçük basit şeyler de yetiyor mutluluğa..