Savuruyor saçlarımı, Kendimi kaybediyorum onda, Rüzgarlara bırakıyorum... Dans ediyorum kumsalda, Ellerim ellerini ararken Deniz yıldızı geliyor elime, yüzümde bir tebessüm... Yanımda senin hayalin, Bildiğin bir yoldayım, Uzak değil yerim, Uzat elini sevdiğim... Boylu boyunca uzanmış deniz, Sanki çarşaf misali, Derin dalgayı arıyorum gözlerinde, Beni sana getirecek rüzgara bırakıyorum kendimi, Al bedenimi, al ruhumu, al yüreğimi, Bu yürek, bu ten, bu beden senindir, Mühürlensin gözlerimiz, yüreğimiz, Kaybolalım yüreğimizde, bir çığlıkta birikelim, Al beni yanına artık ‘biz’ olalım.. Deniz ve sen ne kadar uyumlusun, huzuru buluyorum denizin sakinliğinde, senin gözlerinde...
Yormak istemiyorum artık kimseyi, yorgunum zira! Kelimeleri yan yana getiresim yok kendimi anlatmak için. Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için. Hiç söylenmemiş sözler duymaya ve yeniden cümleler kurmaya ihtiyacım var. Yetmiyor bildiklerim…
Reklam
Bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum,bazen de hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum.Bu nefret falan değil...İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile.Sadece bir yalnızlık ihtiyacı.Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum.Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirlerini kovalıyor...Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum.Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker uzun uzun anlatacak birini.O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz.Kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum.Odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor.Pencerelerin dışındaki şehir ve hayat bir anda insanı içinde boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor...Zannediyorum ki, tasavvuru bile başdöndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağın bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmaşık dünya beni bir buğday tanesi,bir karınca gibi ezip geçiverecek.Böyle acı içindeyken odamda her şey bana küçüklüğümü ve zavallılığımı haykırıyor.Sokağa fırlıyorum.Bir tek çehre görsem de yanından yürüsem diyorum. Halbuki ara sıra karşılaştığım ahbabları görmemezliğe geliyorum. Hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor.Bilmem beni anlıyor musunuz? #SabahattinAli #İçimizdekiŞeytan
Sanma ki...
Sanma ki yaşıyorum.. Sanma ki pek çok mutluyum.. Tek tesellim hayallerim.. Kendi kendimi arıyorum.. Sanma ki.... Ferdi Tayfur🎵🎶
Muhsin Yazıcıoğlu
Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum Gözlerim parke parke taş duvarlarda Açılıyor hayal pencerelerim Hafif bir rüzgar gibi, süzülüyorum Kekik kokulu koyaklardan aşarak Güvercinler ülkesinde dolaşıyor Bir çeşme başı arıyorum Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp Mis gibi nane kokuları arasında Ruhumu dinlemek istiyorum Zikre dalmış her şey Güne gülümserken papatyalar Dualar gibi yükselir ümitlerim Güneşle kol kola kırlarda koşarak Siz peygamber çiçekleri toplarken Ben çeşme başında uzanmak istiyorum Huzur dolu içimde Ben sonsuzluğu düşünüyorum Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum Durun kapanmayın pencerelerim Güneşimi kapatmayın Beton çok soğuk, üşüyorum..
Kendimi arıyorum,bulamıyorum.Kasımpatı saatlere, gergin vazoların belirgin çizgilerine aidim ben." Fernando Pessoa Huzursuzluğun Kitabı
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.