Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Osman Şahin
Osman Şahin
@kenobist
Aksaray
12 Haziran
64 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Kitabın yazarı Jose Raul Capanlanca satranç dünya şampiyonlarından ve satranç tarihinin gördüğü en büyük oyuncularından.(Son dünya şampiyonu Carlsen'in idolü olur kendisi) Kitapta örnek oyunlardan temel satranç bilgilerine kadar satranç konusunda bilgi edinmek isteyenler için çok yararlı içerikler var. Satrancını geliştirmek isteyenler Capanlanca gibi büyük bir ustanın yazdigi bu kitabı okuyabilir.
Kitap oldukça ilgi çekici ve farklı bir kurguya sahip. Kitabın ana karakteri Yonğhe gördüğü bir rüyayla birlikte vejeteryan olmaya karar verir bu kararla birlikte evlilik ve aile yaşamı altüst olur, bu altüst oluş üç farklı karakterin gözünden üç hikaye üzerinden işlenmiş. Yer yer rahatsız edici olsa da kurgunun orijinalliği kullandığı dil ve tek boyutlu bir bakış açısıyla ele alınmaması gibi etmenler açısından güzel bir kitaptı, ayrıca toplumsal cinsiyet ve kadının evlilikteki ve genel olarak aile içindeki rolü bağlamında da ele alınıp okunabilir.
Uzun zaman oldu okuyalı, benim çok sevdiğim arada elime alıp altını çizdiğim cümleleri tekrar okuduğum bir kitap, Karamazov Kardeşler'den sonra en beğendiğim, yakınlık hissettiğim edebiyat eseri Deniz Feneri. Ayrı ayrı karakterlerin iç dünyaları, hayata ve insan ilişkilerine bakışları o kadar derinlemesine ve güzel cümlelerle işlenmiş ki gerçekten kusursuz bir kitap. Kadın erkek ilişkileri ve hayattaki yerleri konusunda düşüncelere sık sık yer verilmiş, bu konuda genellikle Mrs Ramsey ve Lily gibi birbirine zıt düşüncede iki kadın karakter ve diğerlerinin onlar üzerine düşünceleri merkezi bir yer tutmuş. Olağanüstü olayların olmadığı "sıradan" insanların hayatın akışı içinde karşılaşılaşılabilecek şeyler kitabın genel dokusunu oluşturuyor. Dil olarak da genelde okuması zor bir kitap diye bahşedilmiş ama ben hiç öyle bir şey hissetmedim, girişte bir alışma süreci oldu sadece.
Okur Takip Önerileri
Gökteki Göz ve Androidler Elektrikli Koyun Düşler mi? kitaplarından sonra okuduğum üçüncü PKD kitabı oldu. Kitap karmaşık bir kurguya sahip, düz bir zaman çizgisi üzerinde ilerlemiyor, geçmiş gelecek birbirine girebiliyor. Gerçeklikten kopuş teması eserin genel konusunu oluşturuyor, yazar dişçide verilen ilacın etkisiyle yaşadığı gerçeklikten kopuş deneyimini kitaplaştırmış, okurken de normal bir zihinden böyle bir şey çıkamaz diye sık sık geçti zaten aklımdan. Ayrıca çeşitli inançlara kültürlere ve felsefi düşüncelere, özelikle antik Yunan felsefesine, göndermeler barındırıyor bu da kitabın okunmasının daha zevkli bir hal almasını sağlıyor. Zaten gerçeklik ve zamanın doğası üzerine kurgu olsun, bilgi olsun eserleri okumayı/izlemeyi her zaman sevmişimdir, bu kitabı da zevkle okudum, okursanız pişman olmazsınız.
70'li yıllarda basılmış olsa da yaptığı tespitler büyük oranda hala güncelliğini korumakta.Varoluşçu feminizmin öncü isimlerindendir Simone de Beauvoir.Bu kitapta da evliliğin bir zorunluluk olarak görüldüğü özellikle kadınların kendi var oluşunu olumlamak için evlenmesi ve çocuk yapması,ataerkil toplumlarda özellikle erkek çocuk,gerektiği evlenmeyen kadının angarya olarak görülüp abisine,akrabalarına hizmet etmekle ömür geçirdiği gibi konulara değinmiş.Kesinlikle tavsiye edilir.
Günümüzde kadınların maruz kaldıkları sorunları sohbet havasında günlük olaylardan örnek vererek doğal bir dille anlatan güzel bir kitap.Özellikle feminizmi erkek düşmanlığı olarak gören kesimin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Kitaplığımda ismini en çok sevdiğim kitabım oluyor kendileri özellikle bu sıcaklarda Konu olarak işçi haklarını sömüren burjuvaları işçilerin içinde düştüğü sefaleti,kapitalist toplumlarda çalışmanın bir zorunluluk olarak görülmesine rağmen insanın aslında tembelliğe yatkın olduğu,tembelliğin o kadar da kötü bir şey olmadığı gibi düşüncelerden bahsetmiş.Düşünce olarak güzel ama ütopya olarak kalacak bir metin olmuş.
Dünyanın en eski mesleği olan seks işciliği hakkında yazılmış bir kurgu.Brezilyalı genç ve güzel bir kadının serüven,aşk ve zenginlik hayalleriyle kendini İsviçre'de bulması başından geçen maceralar,erkekler,cinsellik gibi konular kitabın ana karakteri Maria etrafında incelenmiş.Sonu hafiften yeşilçam filmlerini anımsatsa da benim hoşuma gitti. :) Çok akıcı 1,2 günde biticek ama bir o kadar da etkileyici bir kitap.Kitaptan birkaç alıntı:
"Kadının bedenini seven,ama yüreğini küçümseyen erkeklere de ihtiyaç kalmamıştı."
"Sonunda erkeklerin insana acıdan,yoksunluktan,çileden ve sıkıntıdan başka şey sunmadıklarına karar verdi."
"Ömrüm boyunca,aşkı kabul edilmiş bir tür kölelik olarak anladım.Bu bir yalan:Özgürlük ancak aşk olduğunda var.Kendini kayıtsız şartsız teslim eden,kendini özgür hisseden,sınırsızca sever.Ve sınırsızca seven kendini özgür hisseder."
"Hayat bazen çok cimridir:insanın yeni bir duygu tatmaksızın günler,haftalar,aylar,hatta yıllar geçirdiği olur.Sonra,bir kapıyı bir kere açınca,ortaya çıkan boşluğa adeta bir çığ iner.Bir an hiçbir şeyiniz yoktur,bir sonraki an,kabul edebileceğinizden fazlasına sahipsinizdir."
