Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Keşke anlatacak , seni sığdıracak zamanım olsa; seninle öyle doluyum ki !
Yaşam ve insan bu değil midir zaten. Spiderhead
Keşke yaptıklarını affettiren bir ilaç olsa. Yutuyorsun ve temiz bir sayfa açıyorsun. Sevdiğin hiç kimseyi üzmemişsin, onları hep el üstünde tutmuşsun ve her şey seni bekliyor. Bu güzel hayat, yaşanmayı bekleyen tüm zevkler, vereceğin sevgi, yapacağın iyilikler. Ama öyle bir ilaç yok. Bu yüzden bunu kendimiz yapmalıyız.
Reklam
Gitmenin ekseriyetle iki yönü vardır. Biri neşe, umut, heyecan taşır öteki daima keder. Mevsim Yenice bir başka öyküsünde tam da bundan bahseder: "Nereye gideceğini sormuyorum. Çünkü ikimiz de biliyoruz; gitmek gitmektir, neresi olduğunun önemi yok." Bazen sadece gitmek gerekir sevgili okur. Önemi yoktur varılacak yerin, giden için de
Anlamlı ve güzel bir hikaye. Uzun bir hikaye.. Papatya ve yakamoz..
Papatya Yakamoz'un yazdıklarından çok etkilenmişti. Bu nasıl sevmek böyle, Yarabbi, diyordu kendi kendine. Normal bir insan hiç böylesine bir yorumlama yapabilir miydi? Hoş, Yakamoz'a bunları yazdıran yegane güç, yegane ilham kendisinin de belirttiği üzere Aşktı. Zaten öyle değil midir, şiirden en çok nefret edenlerimiz bir kere
Keman
 KEMAN Derin bir uykudan uyanır gibiydim. Gözlerimi açmadan evvel iyice kendime gelmeyi bekledim. Etrafa bakındım. Bulunduğum yer tanıdık değildi. Neredeydim? Ne olmuştu bana? Bir türlü çözemiyordum. Yattığım yatağın hemen yanı başında bulunan pencere bir koruluğa bakıyordu.  Ama ne ev ne de bu koruluk bana aşinaydı. Karnıma bir sancı girince
Zindanda çektirdiğim fotoğrafın arkasındaki satırlar
Bir güneş için çok can yaktım, namlunun ucu dosdoğru sana bakmaktaydı yine kıyamadım onun yerine her zaman yaptığım şeyi yaptım kendime kıydım. Gece olunca yarasalar yardakçılık ederdi bana bir kartal gibi gecenin çitlerinden geçerdim ölümsüz sayardım kendimi gök kubbe altında ta ki gözlerine vurulana kadar. Öyle bir çile ki bu her gün her gece tekrarlayabilen , uyuyorum rüyalar yalan uyanıyorum insanlar... Bende yeni bir gül aldım elime toprağı sen kokmayan her bir yaprağında gözyaşım olan sonra anladım ki bu senin de suçun değil çünkü hayat bizi sarstı, hırpaladı elbet vardır bir sebebi beni böyle mahvetmenin . Her yağmur yağdığında resmini açıyorum sen seversin yağmuru gerçi ben seni anımsatan her şeyde senin resmine bakıyorum insan zaaflarından vazgeçemiyor işte. Kaybedince sinirlenen bir insandım ben ta ki sana kaybedene kadar keşke her mağlubiyet bu kadar güzel olsaydı ama akıllanmam ben yine olsa yine kaybederim sana , nasıl olsa hırpani bir okşayışla yine uyanırdım yine severdim seni.
Reklam
Papatya& Yakamoz [9-13]
Papatya Yakamoz'un yazdıklarından çok etkilenmişti. Bu nasıl sevmek böyle, Yarabbi, diyordu kendi kendine. Normal bir insan hiç böylesine bir yorumlama yapabilir miydi? Hoş, Yakamoz'a bunları yazdıran yegane güç, yegane ilham kendisinin de belirttiği üzere Aşktı. Zaten öyle değil midir, şiirden en çok nefret edenlerimiz bir kere
Yakamoz& Papatya-12
Yakamoz sevdalandığından beri günbatımlarını bir ayrı sever hale gelmişti. Bugüne kadar onun için basit gelen birçok şey, artık tam anlamıyla bir tablo gibiydi. Mavi, kırmızı, sarı, turuncu; hepsi muazzam bir ahenk içinde birbirlerine karışıyor, gündüz geceye kavuşuyordu. "Ah," dedi kendi kendine, "İnsanın farkındalığı artınca nasıl da acısı da aynı oranda artıyor. Hepimiz zeki, inanılmaz dahi olmak isteriz. Halbuki hayatında tanıdığı hiçbir zeki insanın yüzünü gülerken görmemişti. Ara sıra ufak bir tebessüm, o kadar. Boşuna dememişler, 'Deliler insanların en akıllıların aşırı derecede incinmiş ve kırılmış halleridir,' diye... Çocukları da çok seviyordu artık. O masum, günahsız çocukları... sokakta yürürken bir çocuk gördü mü hemen başını okşar ve içinden, 'Rabbim, sen duamı biliyorsun, amin, amin' diyordu. Eskiden duygusallık çok uzaktı ona. Ne vakit gözü dolsa, ki çok nadiren olur, hemen kendini sıkar, o damlaları asla yere düşürmezdi. Peki şimdi, dökmediği her gözyaşının hesabı sorulur gibi, gözlerindeki nem gitmek bilmiyordu. Şikayetçi değildi bu durumdan, kimseye anlatamadığını gözleri salıveriyordu sadece. Öyle ki insan bazen, o kadar konuşacak birisi arıyordu ki, bir insan diyordu sadece, 'Bir insan beni anlasın yeter.' Konuşsam onunla, döksek birbirimize her şeyimizi, hiçbir tereddüt gözetmeden, tek süsümüz samimiyetimiz olsa. Ah keşke, keşke..." Kendini arayan Herkese...
Özgür Vural
Özgür Vural
şubat - 24.bölüm
duble: bir insanın kötülük etmesi ne kadar kolay değil mi şubat? kötülük eden hiç allahtan korkmaz mı? çocuk da olsa. çünkü o da bilir yanlış yaptığını. içi bilir, kalbi bilir yanlış yaptığını. niye bile bile yanlış yaparsın? çünkü insan kendinde olmayanı kıskanır. ben kıskandım. aziz baba benim değil diye ben ali'yi kıskandım. çocuktum ama biliyordum kıskanmak ne. biliyordum. şimdi öyle değil, şimdi ben babamın yanlışıyım diyorum geçiyorum. ama o zaman da öyle olaydı. o zaman öyle olmadı. keşke elim gitmeseydi çocuğun sırtına. tutmasaydım onu suyun altında. keşke... keşke kaybetmeseydim ben iki cihanı da. aziz bey: davut... davut... davut: aziz baba? aziz baba, beni affet. beni bağışla. hakkını helal et. kim gider, kim kalır belli olmaz. benimle hesabını öte tarafa bırakma. eğer bırakırsan bak; bu gözler bu yaşa kadar gördüklerini, bildiklerini görmez olur. benim kalbim kararır. aziz baba, bana babalık et. hakkını helal et.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.