Akabinde Kuzeybatı Çin' deki atalarının eski topraklarını alarak devletini özellikle ekonomik açıdan güçlendirmiştir. Bunun
yanında Orta Asya' da Kırgızlar ve Ting-lingler gibi 26
boy ve devletçiği kendine bağlayarak, devletini geniş bir
imparatorluk haline getirmiştir. MÖ 199 yılında kendisinden en az dört kat büyük orduya sahip Çin imparatorunu kuşatarak, ona büyük bir tehlike yaşatmıştır. Devletin sınırları Kore' den Aral Gölü'ne, Baykal Gölü'nden Çin Seddi'ne ve Doğu Türkistan'ı içine alacak şekilde
genişlemiştir. Tamamını işgal edecek gücü olduğu halde
Çin'i ele geçirmemiş ancak kendi ekonomisini güçlendirmek maksadıyla Çin'i vergiye bağlamıştır.
Türk Tarihi'ne damga vurmuş 4Türk topluluğundan bahseden bu kitabı ben çok beğendim ve Türk Tarihi'ne ilgi duyanların da çok beğeneceğini düşünüyorum.
Doç. Dr.
Hayrettin İhsan Erkoç Eski Türk yazıtları, Çin Kaynakları, İslami kaynaklar ve Tibet kaynaklarından yararlanarak Türk Dünyası Tarihi'ne ışık tutmuş.
Ben kitabı okurken, edindiğim bilgiler ile Kırgızların, Türgişlerin yapay zeka ile resimlerini oluşturmaya çalıştım. Kırgızlar için çok detaylı bir tasvir vardı ve oluşturduğum resimler ile tarihe eğlenceli bir yolculuk da yapmış oldum.
Kitabın çok geniş bir kaynakçası var. İhsan Hoca her bilgi için dipnot düşmüş. Titiz bir çalışmanın ürünü.
Çarlık imparatorluğu sınırları içinde yaşayan Türklerin durumu... Azerbaycanlılar, Kuzey Kafkasyalılar, Kırımlılar, Türkmenler, Özbekler, Kırgızlar, Başkırtlar, Kazaklar dayanılması imkânsız bir baskı altında. Türk aydınları, nereden gelirse gelsin, en ufak bir kurtuluş ışığına umutla sarılıyorlar. İşte o sırada ihtilâl patlıyor, koca bir memleketi kana buladıktan sonra kazanıyor. İhtilâlin yüzü yumuşaktır. Çarlık Rusya'sının gaddar pençelerinde kıvranan bütün esir milletlere olduğu gibi, Türklere karşı da dost görünüşlüdür. Lenin ve Stalin, 1917 yılında ortak bir beyanname yayınlıyorlar. Müslüman Türk milletlere millî bağımsızlığı, kendi kendilerini idare hakkını, dilleri, dinleri ve geleneklerine dokunmamayı vaat ediyorlar. Oyunlarının hayli başarı kazandığı, kısa bir süre tilkinin kuzu sanıldığı bir gerçektir. Rusya'daki Türk aydınlarının çoğu kızıl ihtilalin karşısına çıkmamış, uyandırmağa çalıştıkları milletlerini tehlikelerin en müthişine karşı gerektiği gibi uyarmamış, milli bağımsızlık hayalinin cezbesine kapılmışlardır. Sonucun ne olduğunu, hainlerle gafillerden başka herkes biliyor.
Genel bir Orta Asya tarihi bilgisi edinmek için okunabilir. Bununla birlikte yazara göre Kırgızlar (sarışın ve renkli gözlü oldukları için), Tatarlar (kendince Moğol olarak değerlendirildiği için) ve bunların dışındaki birçok topluluğun tamamı sonradan Türkleşmişler. Yazar bu iddialarını kanıtlama çabasına girmiyor. Soru işareti oluşturan birçok iddia yüzeysel bahsedilirken kanımca ve takdirimce gerekli olmayan çoğu bilgi olması gerekenden daha fazla süslenmiş ve ayrıntıya girilmiş.
"Kaynanamın oğlu! Kaynanamın oğlu! diye mırıldandı. Sonra kendini tutamayıp, örf ve âdeti unutarak İsmail dedi ve başladı ağlamaya."
* Kırgızlar'da ve diğer Türk boylarında kadınlar kocalarına, saygı gereği, isimleriyle hitap etmezler.
Türkiye dışında yaşayan Türklerin zengin bir musikileri vardır. Dilde olduğu gibi musikide de bizim tarih boyunca unuttuğumuz birçok şeyleri onlar muhafaza etmişlerdir. Azeriler, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Türkmenler tarihleri ve yaşayış tarzları icabı, eski halk kültürüne ait unsurları bizden daha iyi korumuşlardır. Onların musikilerini dinlerken, içimizde adeta çok uzaklarda kalmış anayurda eski cedlere ait duygular ve özlemler uyanır. Dünyanın musikisi dinlenen ve çalınan Türkiye‟de, bizim soyumuzdan olan insanların musikilerine yabancı kalmamızı izah etmek çok güçtür. Bu dar görüşlülüğü artık bırakmalı, Türkiye dışındaki Türklerin edebiyatları gibi musikilerine de kapılarımızı açmalıyız
M. Edouard Chavannes esasen çok evvel Le Cycle Turc des Douze Animaux ismindeki eserinde Çin Imparatorluğu'na dahil memleketlerde hatta bir aralık bütün Asya'da kullanılan on iki hayvanlı takvimin evvela Kırgizlar tarafından icat edilerek, Türk istilası neticesinde Çin'e ve diğer Şarkî Asya milletlerine geçtiğini göstermemiş mi idi?
İlk büyük Türk imparatorluğu Asya Hunlarına MÖ 202 yılından önce bağlanan Kırgızlar, o zaman Çin kaynaklarındaki isimlerinin ilk transkripsiyonu ile Ke-k'un olarak tanınıyorlardı. MÖ 46' da bir kez daha Hunlara tabi olmak zorunda kalan bu Türk kökenli boy, aradan asırlar geçtikten sonra MS 558 yılında Gök Türk Devleti'ne bağlandı. 648 yılında Gök Türklerin zor durumda olmasından faydalanarak Çin ile siyasi münasebet kurdu. Zaman zaman isyan teşebbüslerine rağmen Kırgızlar, Uygurların uzun süre egemenliklerini tanıdılar. Ne var ki, 840 yılında Büyük Uygur Devleti'ni yıkmak suretiyle bağımsızlıklarını kazanabildiler. 920 yılında doğudan gelen Karahıtaylar, onların devletini ortadan kaldırdı ve Ötüken'den eski yurtlarına Altay Dağları'nın kuzeydoğusu ile Sayan Dağları'nın kuzeyindeki sahaya sürüldüler. Daha sonra Cengiz Han liderliğinde kurulan Büyük Moğol-Türk İmparatorluğuna katılarak onların ordusunda yer aldılar.
Babası ve üvey annesinin entrikalarına rağmen kendisine kurulan tuzaklardan kurtulan Mo-tu (Bahadır) , MÖ 209'da babasını öldürüp Hun tahtına çıkmıştır. Bundan sonra derhill devletini güçlendirmeye girişen Mo-tu, önce doğuda kendini tehdit eden Tung-hu'ları, daha sonra güneydeki Yüe-chih'ları yenerek, rakipsiz olduğunu göstermiştir. Akabinde kuzeybatı Çin' deki atalarının eski topraklarını alarak devletini özellikle ekonomik açıdan kuvvetlendirmiştir. Bunun yanında Orta Asya'da Kırgızlar, Ting-ling'ler gibi yirmi altı boy ve devletçiği kendine bağlamıştır. Asya Hun Devleti'ni geniş bir imparatorluk haline getirmiştir. MÖ 199 yılında kendisinden en az dört kat büyük orduya sahip Çin İmparatorluğunu kuşatarak, büyük bir tehlike yaşatmış, bu yüzden Çin kaynaklarında en az bin yıl sürecek ölümsüzlüğe kavuşmuştur. Kendisi yirmi altı devlet ve beyliği itaat ettirdiğini açıklamaktadır. Devletin sınırları Kore' den, Aral Gölüne Baykal Gölünden Çin Seddine, Doğu Türkistan'ı içine alacak şekilde Tibet'e ulaşmıştır. Tamamını işgal edecek gücü olduğu halde Çin'i ele geçirmemiş; ancak, kendi ekonomisini güçlendirmek maksadıyla üstünlüğünü tanıtmış ve vergiye bağlamıştır.
siyasi ve sosyal karışıklıklar sonucu Doğu ve
Batı Gök Türk devletleri sarsıntı geçiriyordu. Sarsıntı boylara da yansıdı. Artık boy grupları değil, teker teker boyların her biri ön plana çıkmaya başladılar. Bunların ilk ve en önemlisi Sir Tarduşlardır. Batı Gök Türk ülkesinde yani
Kırgızistan ve Kazakistan topraklarında 634'ten sonra On Ok
630'da İmparator T'ai-tsong tarafından yıkılmış olan Doğu Tukyuları Hanlığı, eski hükümdar ailesinden gelme biri, Koşo Çaydam kitabesinin İlteriş Kağan (Elterich Qaghan) adıyla yücelttiği Kutluğ Kağan (Kutlug mesut) idaresinde yeniden teşekkül etti. Kutluğ'un kendi oğluna borçlu olduğumuz kitabe, Orhon Türk Hanlığı'nın