Beyaz elbiseler giyinmiş iki adam beni yatırdılar, bağrımı yarıp içimde bir şey aradılar. Onlardan biri kalbimden bir kan pıhtısı çıkardı ve bana, 'Bu, şeytanın sendeki nasibidir!' dedi. Sonra altın bir tastaki kar sulanyla kalbimi yıkadılar.
"Çünkü itikadı gereği babası dilsiz orucu denen uzun susma oruçları tutar, bunlar genelde yedi ila on bir gün, çok seyrek de kırk bir gün sürer, bitiminde evin içindeki herkes aniden kafesi açılmış bir kuş gibi önce çıkmaya bile yeltenemez, sadece içeride kanat çırpıştırır sonra da en yakın koltuğa kadar uçar gene kıpırdayamadan bir müddet durur adeta içeri ile dışarının farkını, kafeste iken duyulan yeisin gerçekten de o kadar edip etmediğini tayine çalışır, başta fazla da bir fark göremeyince önceki üzüntülerine üzülür gibi kıpırtısız kalırlardı.Çünkü fark iki adım ötede değildi. Dışarının yine başka bir kapalı odasına ve dünyanın bu iç içe geçmiş yüzlerce sadece az derece ve genişlik farkı bulunan zindanlarına insan da hayvan da kapanıp kalıyor (...)"
Sayfa 46
Reklam
Çok geçmeden ölüm anahtarlarının elektronik ortam üzerinden veda etme yolunda iyi bir fırsat sunduğu görüldü. Bunun üzerine insanlar bilgisayarlarını parola göndermek yerine ölümlerini dostlarına duyuran e-postalar gönderecek şekilde programlamaya başladılar. Bu e-postalar "Görünüşe bakılırsa ben öldüm," diye başlıyorlardı. "Bu fırsattan istifade size hep dile getirmek istediğim şeyleri ileteceğim..." Bir süre sonra insanlar mesajları gelecekteki bir tarihte gönderilmek üzere programlayabileceklerini fark ettiler: "87. doğum günün kutlu olsun. Ölümümden bu yana yirmi iki yıl geçti. Umarım senin hayatın mutluluk içinde devam ediyordur."
Domingo Yayınları - V. Baskı: Ekim 2016 - Çeviri: Duygu AkınKitabı okuyor
Öldüğünüzü sandığınızda aslında ölmezsiniz. Ölüm iki aşamalı bir süreçtir ve son nefesinizin ardından uyandığınız yer bir tür Araf'tır: kendinizi ölü hissetmezsiniz, ölü gibi görünmezsiniz ve aslında ölü değilsinizdir. Henüz.Kim bilir belki ölüm sonrası yaşamı, yumuşak, beyaz bir ışık, ışıldayan bir okyanus veya müziğin içinde süzülüp gitmek şeklinde hayal ettiniz. Oysa ölüm sonrası yaşam, daha çok aniden ayağa fırladığınızda yaşadığınız duyguya benzer: aklınızın karıştığı bir an boyunca nerede olduğunuzu, kim olduğunuzu ve yaşamınızın tüm kişisel ayrıntılarını unutursunuz. Bundan sonra işler daha da tuhaflaşır.
Domingo Yayınları - V. Baskı: Ekim 2016 - Çeviri: Duygu AkınKitabı okuyor
96 syf.
9/10 puan verdi
Keder
…………..…………………………………………………………… Yordanka Beleva (d. 1977) Bulgar öykü yazarı ve şairdir. Bulgar Filolojisi ve ardından Kütüphane Yönetimi alanında yüksek lisans, Kütüphanecilik ve Bilgi Bilimleri alanında doktora derecesine sahiptir. Keder, ünlü ödüllü çağdaş Bulgar şair ve yazar olan Yordanka Beleva'nın hikayelerinden oluşan bir
Keder
KederÎordanka Beleva (Yordanka Beleva) · Metis Yayınları · 05 okunma
XVII. yüzyılda dilenciliğin en mühim merkezi Paris şehridir. Muazzam bir teşkilatı olan bu eski Paris dilencilerinin iki gelir kaynağı vardır: Biri dilencilik biri de hırsızlık... Fransa Enstitüsü azalarından F. Funck Brentano'nun kaydına göre 1610-1643 tarihleri arasında saltanat sürmüş olan XIII. Louis'nin son yıllarında Paris dilencilerinin sayısı kırk bini bulmuştur. Ve bu da o zaman ki şehir nüfusunun mühim bir kısmı demektir. Buna mukabil, eski Türkiye'nin azamet devrinde memleketimizi yıllarca tetkik etmiş, Batı yazarları Türkler içinde dilenci olmadığını tespit etmekte ittifak etmişlerdir.
Reklam
Bundan yıllar önce sokak hayvanlarının kısırlaştırılmasına karşı çıkanlar "sizi kısırlaştırsalar iyi mi olurdu?" diyorlardı. Şimdi bu kişiler sayıları başa çıkılmaz boyuta ulaşan köpeklerin kısırlaştırılmasını istiyor. Şimdi gerçekleri konuşalım: Sizin verdiğiniz çöp gibi kuru ekmek o hayvana yaramıyor ve 2 yıl yaşamadan acı içinde
Transandantal Meditasyonda dikkat dışarıdan içeriye, düşüncenin kaynağına yönelir; sonra bilinçli zihin, uyanık haldeki bilinç sezgisi ve bilinçsel bir mutluluk olan üstün ve saf bilince döner... Bu sadece bir düşünüştür, fakat öyle bir düşünüştür ki, sezgi içe dönük olarak derinliklere ulaşır ve saf bilinci elde eder." Mantra, dikkati düşüncenin kaynağına götüren bir sözcüktür, sesli olarak değil içten tekrarlanır. Öğretmen, meditatöre meditasyon sırasında çaba harcamamasını söyler. Pratikte, çok geçmeden bu sorun ortadan kalkar. İnsan bir kez meditasyonun doğal akışını tanırsa, bisiklet üzerinde denge kurabilme yeteneği gibi kendiliğinden bu yeniden belirir. T.M. uygulamasında en az altı saatlik aktivite ile ayrı­lan yirmişer dakikalık iki devre olmak üzere, günde kırk dakika meditasyon yapılır. Yemekten sonra en az iki saat geçmelidir. Akşam ve sabah saatleri meditasyon için en uygun zamanlardır. İnsanın yaşam biçimini değiştirmesine gerek yoktur; bu, Maharishi'nin öğretisine diğer Hintli guruların karşı çıkmalarına neden oldu. Maharishi'ye göre, düzenli olarak uygulanan meditasyonun etkisi altında yaşam biçimi kendiliğinden değişir. Günde iki kez uygulanan meditasyon sırasındaki dinlenme ile, günün diğer saatlerindeki normal faaliyetlerin birbirini izlemesi, günlük faaliyetlerin 'olma haliyle' desteklenmesine neden olur. Genellikle birkaç yıl meditasyon yaptıktan şonra, saf 'olma hali'ni deneyimlemek günün büyük bir bölümüne yayılır.
Fatih'in devleti büyük mali kaynaklara sahipti. 1481'de öldüğü zaman devlet hazinesinde hazır nakit para, iki buçuk milyon altın ve kırk sekiz milyon gümüş akçeye yükseliyordu.
Sayfa 29 - Kronik YayıneviKitabı okudu
"Yayan mı?" diye haykırdı Eomer. "Evet, işte böyle, gördüğün gibi." "Eomer'in gözlerini müthiş bir merak kapladı. "Yolgezer çok zayıf bir ad Arathorn oğlu," dedi. "Ben sana Kanatayak adını takıyorum. Üç dostun maceralarını anlatan türküler saraylarda okunmalı. Dördüncü gün sona ermeden, kırk ve beş fersah saymışsınız tek tek! Elendil'in soyu zorluymuş!"
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.