Bu gün ne düşündüm biliyor musunuz? Dilimizin ucuna yediğimiz o koca dilim ekmeğin içinden dahi seçemediğimiz küçücük bir tüy, bir cisim gelse hissedip rahatsız oluyoruz. Gözümüze 3 santimlik kirpik gelse huzursuz olup 3 saniye bile açık tutamıyoruz. Kulağımıza, hemen arkasında duran aslında yıllarca beraber yaşayan saçımız dahi değse gıdıklanıyoruz. Vücudumuzda kendine ait olmayan her şey kendini belli edip tepki gösteriyorken kalbimizde bize ait olmayan, olmaması gereken; kin, nefret, haset, kıskançlık, öfke nasıl olur da barınabiliyor? Düşünüyorum, gözümde bir kirpiği tuttuğum gibi tutsam kinimi.. Canım yanıyor, elimi uzatıp çeksem o şeyi, geçecek hepsi ve ben onu bile isteye tutuyorum gözümde? Kusura bakayım ama ben ya salağımdır ya da acıyı seviyorumdur. (Uff acı biber turşusuna bayılırım😬 ) Ağzımızda dönüp duran bir ip parçasını yutmak dahi midemizi bulandırıyor, nefret sözcüklerini nede çok tutuyoruz gırtlağımızda ki çabucak kaçıveriyor ağzımızdan.. kızdım kendime. Hemde çok kızdım. Kalbime ağır gelen her şeye düşman olmalıyım belki de?
Gerçek Müslüman'ın ruhu cömert ruhtur. Bu ruhta haset yok, takdir vardır. Kıskançlık yok, gıpta, imrenme vardır. Gurur yok, vakar vardır. Zillet yok, tevazu vardır. Zem veya gıybet yok, hakikati yerinde ve gereğinde söylemek vardır. Sezai Karakoç
Reklam
Kronik mutsuzların sıkıntı veren 10 alışkanlığı
Kronik mutsuzların sıkıntı veren 10 alışkanlığı (Mükemmel bir şekilde özetlenmiş.) 1-) Geleceği beklemek: Kendinize sürekli “… olduğunda mutlu olacağım” demek, içine düşülebilecek en kolay alışkanlıklardan biri. Bu cümleye nasıl başladığınız önemli değil (işte yükseldiğimde…, zam aldığımda…, yeni bir ilişkim olduğunda…,) çünkü bu bakış açısı
"Gerçek Müslümanın ruhu cömert ruhtur: -Bu ruhta haset yok, takdir vardır; -Kıskançlık yok, gıpta, imrenme vardır; -Gurur yok, vakar vardır; -Zillet yok, tevazu vardır; -Zem veya gıybet yok, hakikati yerinde ve gereğinde söylemek vardır." Sezai Karakoç
PANDORA'NIN KUTUSU - (: HEP MERAK ETMİŞTİM :)
Zeus’un ateşini Prometheus çalar ve çaldığı ateşi insanlara verir. Zeus bu duruma oldukça kızar ve insanlardan intikam almak için Pandora’yı yaratır. Pandora’ya Prometheus aşık olur ve evlenir. Zeus Pandora'yla evlenen Prometheus’a düğün hediyesi olarak kutu verir. Bu hediyenin asla açılmaması gerektiğini söyler. Böylece bu düğün hediyesindeki gizem başlamıştır. Bu hediyenin açılmamasındaki neden ise, kutunun içinde kötülük olmasıdır. İlginç olan ise, içerisinde oldukça büyük bir kötülük olan düğün hediyesini Prometheus’un değil, Zeus’un intikam almak için yaratmış olduğu Pandora’nın açmasıdır. Pandora merakına yenik düşmüş ve düğün hediyesini açmıştır. Kutunun kapağı açıldığında saklı duran kötülük dünyaya yayılmaya başlar. Ölüm, öfke, hastalıklar, salgınlar, açlık, kıskançlık, haset ve bütün kötü hasletler…Bu durumu fark eden Pandora, pişman olarak kutunun kapağını hemen kapatmak ister. Zeus’un da isteğiyle zorla da olsa kutunun kapağını kapatır ve içinde bir tek şey kalır “umut”. Pandora’nın kutusunda veya kötülük kabında insanlara mutluluk veren tek şey kalmıştır; o da umut… Zeus, insanların sürekli eziyet çekmesini; aynı zamanda hayattan vazgeçmemelerini istedi. Bunun için kutuda umudu bırakır. Dilimizde de yer alan “Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü” deyiminin kökeni aslında bu efsaneye dayanıyor. “Pandora’nın Kutusu’nu açtırma” deyimi de giderek yayılan ifadelerden… Kısaca, “kutuyu açtırırsan dönüşü olmayan bir yola girmiş olursun” demektir.
Yıllardır yolculuk yapıyorum. Belki de on iki yıldır ya da on üç. Liseyi başka bir ilçede okudum, üniversiteyi başka bir şehirde, şimdi de başka bir şehirde görev yapıyorum. Bütün bu yolculuklarımda inanılmaz derecede çok insan gördüm ve hepsi de inanılmaz derecede birbirinin aynısıydı. Belki de burada "bütün bu insanların hepsi de inanılmaz
Reklam
143 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.