Kapı önünde terkedilmiş eski, ezilmiş, büzülmüş ayakkabı gibiydik, kapıdan çıkanların bazıları üstümüze basıp geçiyor, bize işi düşenler ise geçici ve aceleyle giyilmis ayakkabının arkasını kırar gibi kalplerimizi kırdıktan sonra tekrar o kapının önüne bırakıyordu.. Hiç bir zaman ikinci bir sahibimiz olmadı ve olmayacaktı..
Dostoyevski..
kitablogum.com/turk-edebiyati/...
Suskunlar, “Nobel yerine on kilo badem ezmesi hediye edilmesini tercih ederim.” diyen bir yazara, İhsan Oktay Anar‘a ait bir roman.
Yayımlandığı yıl olan 2007‘de Oğuz Atay Roman Ödülü alan Suskunlar’ın yazarı İhsan Oktay Anar, protest bir kişiliğe sahip. Bilmiyorum siz nasıl değerlendirirsiniz ama yakınlarının tanıklık ettiğine göre, kaldırıma park eden araçların üzerinden yürüyecek kadar da ilginç yöntemleri olan bir protest.
Kendisi her ne kadar böyle olmak için bilinçli bir çaba göstermediğini söylemiş olsa da bazılarına göre postmodern bir yazar.
Suskunlar ise bir yönüyle postmodern, bir yönüyle fantastik ve hakikat arayışını çağrıştıran yönüyle de felsefi niteliklere sahip bir roman ancak ne tam anlamıyla postmodern ne fantastik ve ne de tam anlamıyla felsefi, o kendine has özellikleriyle dikkatleri çeken sıra dışı bir roman.