İşgale Hazırlık Süreci

1 Köy 4 Adam 6,5 Darbe

Mustafa Önsel

Sayfa Sayısına Göre 1 Köy 4 Adam 6,5 Darbe Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre 1 Köy 4 Adam 6,5 Darbe sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre 1 Köy 4 Adam 6,5 Darbe kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünü anlamayanlar bugünü kavrayamaz. Bugünü kavrayamayan da yarını planlayamaz.
Sayfa 11 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Yeri gelmişken bir gerçeğin ifadesi olarak belirtelim ki, Abdülhamit’in 16, Abdülmecid’in 22 eşi olmuştur. Vahdettin’in ise 6 karısı bulunmaktadır. O, 18 yaşındaki altıncı karısını aldığı sıralarda, 18 yaşında mehmetçiklerin şehit düştüğü Sakarya Savaşı devam etmektedir. Şimdi birileri ona övgü düzmüyor mu, işte bu kahrediyor insanı.
Sayfa 18 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Reklam
Cumhuriyet kurulurken yüzde 5 olmayan okur/yazar oranı 1935’te yapılan tespite göre yüzde 20‘lere çıkarılmıştır
Sayfa 22 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Atatürk zamanında, ikinci sınıf görülen kadınlara 1934 yılında sadece seçme değil seçilme hakkı da verilmiştir. Düşünün ki, bu hakkı henüz Avrupa'daki pek çok ülke dahi kadınlarına vermemiştir. Türkiye'de kadınlarımıza bu hak verilir verilmez meclise giren kadın sayısı 18'dir. Bu, o günün dünyasında ilklerdendir. Atatürk Türkiye'sinin 1934 tarihinde verdiği bu hakları, Fransa 1944, İtalya 1948, Japonya 1950, İsviçre ise ta 1971 yılında vermiştir. Hayret ediyorsunuz değil mi? Bunları yazarken Atatürk dönemini, "Bu topraklara vurulan pranga" olarak görüp eleştiren³, hatta Cumhuriyet için "reklam arası" diyebilecek kadar akıl tutulması yaşayan bir kısım kadın milletvekilleri geldi aklıma.
Sami Güven (1950’li Yıllarda Türk Ekonomisi Üzerine Amerikan Reçeteleri)
Türkiye’nin 1947 Marshall yardımından yararlanması şu gerekçeyle kabul edilmiştir. Savaştan yıkık çıkan Avrupa’nın gıda ve hammadde ihtiyacı vardır. Türkiye, aldığı yardımlarla tarımını geliştirecek ve Avrupa’nın gıda ve hammadde deposu haline gelecektir. Buna karşılık sanayi mamülleri Avrupa’dan alınacaktır. Böylece, Atatürk döneminde amaç, sanayi ülkesi olmak iken, Marshall yardımı ile amaç Avrupa’nın tarım ülkesi olmaktır.
Sayfa 27 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
1947 yılında Marshall yardımını kabul eden anlaşmaya imza atıp yerli sanayiye desteği öteleyen Başbakan İnönü, 1964'te karşılaştığı bu durum üzerine, "Amerika'nın sorumlu luğuna inanmıştım. Yanılmışım" demek durumunda kalmıştır. Bu sözü daha genel biçimiyle "Batıya inanmıştım, yanılmışım" olarak okuyabiliriz. Sözünü ettiğimiz Marshall yardımı ile gelişmekte olan ağır sanayimiz büyük darbe yemiş, kendi silahının ve mühimmatının yanı sıra, kendi uçağını da üreten Türkiye, bu üretimden vazgeçmeye başlamış, bunun sonucu, ilerleyen zamanlarda çok acısını çekeceğimiz bir sürece girilmiştir. Bu anlamda Marshall yardımı da sanırım Cumhuriyet tarihinin en önemli kırılma anlarından biridir.
Reklam
Bütün hatalarına rağmen, bilmeden hizmet ettikleri çeşitli odaklar olsa da temelde 12 Eylül öncesi gençliğinin, hangi kesimden olursa olsun bir duruşu vardı. Emperyalizme karşıydılar. Fedakardılar. Gözü karaydılar. Doğru bildikleri şeyler uğruna canlarını vermekten kaçınmıyorlardı. En azından büyük çoğunluğu böyleydi. İşte bu gençlik, darbeciler tarafından ezildi. Sadece sivil cenahta değil, Türk ordusunda da büyük bir tasfiye gerçekleşti. Çok sayıda askeri personel ordudan atıldı. Bir kısmı cezaevlerine tıkıldı. İşkence gördü. Tasfiye edilenlerin hemen hepsi devrimci ve ülkücü olarak bilinenlerdi. Onlar tasfiye edilirken birilerinin önü açılmaya başlanmıştı. Soğuk savaşın yoğun sürdüğü yıllardı. ABD'nin yeşil kuşak projesi gündemdeydi. Bu kapsamda birilerine "Yürü ya kul" denmişti. 1980 darbesi ile yapılanlarla, 2008-2013 arası isimli davalarla yapılanlar birbirine o kadar benziyordu ki. İkisinde de samimi vatansever askerler saldırıya uğramışlar, böylece "yeşil kuşak projesi çocuklarının" önü açılmıştı.
1980 sonrası ABD’nin başrol oyuncusu olduğu emperyalizm, yeşil kuşak projesi kapsamında ülkemizdeki politikaları böyle yönlendirirken, 12 Eylül yönetimince görünürde Atatürk dilden düşürülmüyordu. Ama gerçek Atatürk anlatılmıyor aksine sulandırılıyor, altı boşaltılıyordu. Bol Atatürk söylemlerinin yanı sıra yapılan faşizan uygulamalar, toplumun Atatürk’ten soğumasına sebebiyet veriyordu. Aslında bu, Atatürk’e örtülü bir saldırıydı.
Sayfa 42 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
*** 1980 sonrası ABD'nin başrol oyuncusu olduğu emperyalizm, yeşil kuşak projesi kapsamında ülkemizdeki politikaları böyle yönlendirirken, 12 Eylül yönetimince görünürde Atatürk dilden düşürülmüyordu. Ama gerçek Atatürk anlatılmıyor aksine sulandırılıyor, altı boşaltılıyordu. Bol Atatürk söylemlerinin yanısıra yapılan faşizan uygulamalar, toplumun Atatürk'ten soğumasına sebebiyet veriyordu. Aslında bu, Atatürk'e örtülü bir saldırıydı.
Aslında işin esası güya irtica ile mücadeleydi. Ancak uygulamada öyle yanlışlar yapıldı, iş insanların başörtüsüne, sakalına indirgendi, oraya sıkıştırıldı ve böylesi uygulamalar öylesine yaygınlaştırıldı ki sadece görevde olanlar değil, halk da bundan olumsuz etkilendi. İşte ondan sonra, o ana kadar hiçbir darbenin başaramadığı bir şey oldu ve halk ile ordunun arası açılmaya başladı. Bunu, sahada olan bizler yakınen görüyor ve üstlerimizi ikaz ediyorduk, ancak nafile. Herkes bir üstünden korkuyor, uygulamalardaki fahiş yanlışları görse de bir tepki vermiyordu. Bunu fırsat bilen vatansevmezler, alttan alta "ordu dinsiz" yalanını halk arasında alabildiğine yayıyorlardı.
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.