Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması

Agah Özgüç

100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması Gönderileri

100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması kitaplarını, 100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması sözleri ve alıntılarını, 100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması yazarlarını, 100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1970 yılının başlangıa "ulusal sinema" tartışmalarının ardından yeni bir düşünce akımını getirecektir. Yücel Çakmaklı'nın yönettiği "Birleşen Yollar", "milli sinema" ya da "İslami sinema" akımının öncüsü olarak dikkati çeker. Sinema eleştirileri yapan Yücel Çakmaklı (1937) Yeşilçam'da bir sü re asistan olarak çalıştıktan sonra yönetmenliğe başlar. Geliştirdiği düşünce yapısı aynı akımın diğer temsilcileri arasında bazı tartışmalara yol açıp, kimi yandaşlarıyla uzlaşmazlığa düşerse de Çakmaklı, "Çile" (1972) "Zehra" (1972) ve "Oğlum Osman" (1973) gibi "milli sinema" üzerine temellendi rilmiş filmlerle "İslami sinema hareketi'ni sürdürür. Çünkü, Yücel Çakmaklı bu akımın sinemadaki kuramcısıdır.
1965 yılının dinsel ağırlıklı "hazretli filmler modası", Nuri Akına'nın "Hazreti Yusuf'un Hayatı"yla başlar. Akıncı (1924-1977) sıradan bir piyasa yönetmenidir. Başrolünü Yu suf Sezgin'in oynadığı film tüm Anadolu bölgelerinde bek lenmedik ticari bir başarı sağlar. Daha önceki yıllarda da belli süreler içinde bu tür filmler çevrilmiştir, ama hiçbiri Akıncı'nın elde ettiği ticari başarıya ulaşamadığı gibi böyle bir modayı gerçekleştiremez. "Hak Yolunda Hazreti Yahya" (Muharrem Gürses), "Hazreti Eyübün Sabn" (Asaf Tengiz), "Hazreti Ayşe" (Nuri Akina) bu modanın öteki filmleridir. Ve tümü de dinselliği sömüren, özellikle de Anadolu seyircisi nin duygularıyla oynayan filmler olmaktan öteye geçemez.
Sayfa 41
Reklam
İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü çıkışlı bir yönetmen olan Metin Erksan, bu arada da Kamera takma adıyla sinema eleştirileri yazmaktadır. Aşık Veysel'in hayatı üzerine kurduğu "Karanlık Dünya", Erksan'ın "ilk film denemesi" olmasına karşılık ilginçtir. Türk sinemasında "ilk gerçekçi köy filmi" olarak dikkati çeker. Erksan bu gerçekçi çizgiyi "Yılanların Öcü"yle (1962) ve 1964 Berlin Film Şenliği'nde "en iyi film" seçilen Altın Ayı ödüllü "Susuz Yaz''la sürdürecektir. Bu ara da bir kent filmi olan "Gecelerin Ötesi'yle de Türk sinemasın da "toplumsal gerçekçilik" adıyla yeni bir akımın oluşmasını sağlayacaktır. Erksan, gerçekte bir "tutku sinemacısı"dır. Bu "tutku", yönetmenin dünyasında bir "kara sevda"dır. Örneğin "Acı Hayat "ta böyle bir tutkuyu anlatırken, sınıfsal çelişkileri de ortaya koyar. 1965'de yönettiği "Sevmek Zamanı" ise, ne kadar soyut bir dünyayı sergilerse de bir "tutkunun şiiri"dir. "Sevmek Zamanı'nın atmosferine son derece uygun düşüp yakaladığı bu "şiirsel estetik", Metin Erksan için olsun, Türk sineması için olsun bir zirvedir. Ve "Sevmek Zamanı" Erksan'ın en kişisel filmidir.
Sayfa 22
Lütfi Ö. Akad'ın gelişiyle Türk sinemasında yeni bir dö nem başlar. Akad (1916), Faruk Kenç gibi tiyatro dışından gelen ve "sinemacılar çağı"nı başlatan bir yönetmendir. "Sinemacılar kuşağı"nın öncülerinden biri sayılır. Muhasebecilik yaptığı sıra yapıma Hürrem Erman'ın (1913) desteğiyle 1949'da ilk filmini çevirir. Halide Edip Adıvar'ın romanından uyarlanan Kurtuluş Savaşı filmi "Vurun Kahbeye"dir bu. Daha ilk filmiyle beklenmedik düzeyde başarıya ulaşan Akad, özellikle de 1952'de "Kanun Namına'yla Türk sinemasında bir "dönemeç" oluşturacaktır. "Kanun Namına", özgün bir anlatımın ve sinema dilinin oluşumudur. Kent yaşamını do ğal mekânlar içinde veren Akad, 1955'de "Beyaz Mendille bu kez de kırsal kesime yönelip yeni bir başarı daha elde edecektir. Türk sinemasının tarihsel gelişimi içinde "ilk usta"lardan biri olarak yerini alan Akad'ın daha sonra yapacağı filmlerde görüleceği gibi sineması durağandır. Buna karşılık da ele aldığı öyküde çerçevelediği resimlerin iç dinamiği bu durağan anlatıma bir hareket kattığı inkâr edilemez
36 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.