Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

15 Dakika

Fatma Bayram

15 Dakika Gönderileri

15 Dakika kitaplarını, 15 Dakika sözleri ve alıntılarını, 15 Dakika yazarlarını, 15 Dakika yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsanı diğer canlılardan ayıran taraf kendi düşünceleri üzerinde düşünebilmesidir, derler. En alt düzeyde olsun, bunu yapabilen insan kendiyle uğraşır. Kendi üzerinde çalışır. Düşüncelerini, davranışlarını düzelt- meye, yükseltmeye, ilerlemeye gayret eder. Fakat bu süreçte büyük çoğunluğumuz yüzeyde kalırız, derinlere inmek her babayiğidin harcı değildir. Stresimizi yönet- meyi, kaygılarımızı makul sınırlara çekmeyi, üzüntüye boğulmaktan kurtulmayı filan öğreniriz. Kırılganlıkla- rımızı tamir eder, etrafa kusursuz bir portre vermek zorunda olmadığımızı anlar, bariyerleri yıkarız. Bunlar büyük kazançlardır
Sayfa 95
"İnsan, kendi belleği dışında hiçbir kayıt kalmayınca en belirgin gerçeği bile nasıl kanıtlayabilir ki?" George Orwell
Reklam
Tez zamanda sandığınız kişi olmadığımı anlamanızı dile- rim. Elbette sizin beni olduğum gibi sevmenizi isterdim. Baktım olmayacak, beni sevmenizi önemsememeye karar verdim. Siz de hürsünüz, ben de. Ben olduğum kişi olayım, siz istediğiniz kadar sevin.
Düşündüğünüz kadar iyi bir insan değilim ben
Düşündüğünüz kadar iyi bir insan değilim ben. Kalbim o kadar temiz, niyetlerim o kadar duru değil. Bir parça bulanığım. Bak yine "estağfirullah" diyorlar. Düşündüğünüz gibi biri olmak çok yorucu.
"Başka bir insanın hakikati, onun sana açıkladığı şey değil, açıklayamadığı şeydedir. Bu yüzden onu anlamak istersen söylediğine değil, söylemediğine kulak ver." Halil Cibran
Hepsinden kötüsü kendimi yok edercesine yemeye başladım. İnsan yiyerek değil, yemeyerek yok olur zanneder çoğu insan. Oysa gereğinden çok ve Saçma sapan yiyenler kendilerini bitmeyen, acıklı bir Cezaya mahkûm eder. Yavaş yavaş görünüşlerini bozar, sağlıklarını yitirir, itibarlarından kuşkuya düşer, dürtüsel Dir yaşamın çok dar bir alanına sıkıştırırlar kendilerini.
Sayfa 68
Reklam
Bugün ağaçlardan bahsetmem gerekiyor. Hep iştahlı olmanın nasıl bir şey olduğunu bilir misiniz? Tatlıyı, tuzluyu, ekşiyi, acıyı ayırmadan, her yemeği sevmenin? Ne hastayken kesilir iştahınız ne üzgünken. İştahlı olmakla obur olmak arasındaki çizgiyi koruyamamanın sebep- leri nelerdir? Mutlu olmak için yemekten başka pek bir seçeneğin olmadığı kısıtlı bir çocukluk mu? Keyfe kâfi gelecek helal dairesinin daraltıla daraltıla yemek yemeye indirgenmiş olması mı? Daha başka, aklımızın ermeyeceği incelikli sorunlar mı?
Sayfa 58
Bu yaşına geldiği hâlde hâlâ anlamadığı şey, insanın insan içindeyken kendi sıkıntıları sebe- biyle yüzünü asarak başkalarının canını sıkmaya hakkı olup olmadığı meselesidir. Yüzünden tebessümün eksik olmaması başının tasasızlığından değil, "Bunu başkalarına bulaştırmaya ne hakkım var." Diye dusunmesindendir. Bunu anlayabilecek ferasetten mahrum olanlar onu hep mutlu mesut zanneder.
Sayfa 50
hastalıklı ortamın kurulmasında ve beslenmesinde "Aman huzurumuz bozulmasın." yaklaşımının göz ardı edilemez bir payı var. Kim olduğunuzu yadsıyarak gir- diğiniz bu zindan giderek bir alışkanlığa dönüşüyor. Konfor alanının dışına çıkma cesaretini gösteremeyen korkaklar, alışkanlıkların sağladığı kolay yaşamı, özgür- lükleriyle ödeyerek kişiliksizleşiyor. Bundan sonrası saygının, güvenin, gelişmenin, hayattan zevk almanın eser miktarda bile görünmediği niteliksiz bir gölge yaşam. Her insan eşsiz bir bedene sahipken gölgelerimizin neredeyse birbirinin aynı olması tam da bu nedenle olsa gerek. Başkalarını rahatsız edeceğini düşünerek onlardan farklı olan benzersiz taraflarımızı ortadan kaldırdığımızda gölgeden farkımız kalmıyor. Artık inancımızı ve ilkelerimizi bırakın müdafaa edebilmeyi, otoritenin görüşünden başka inanç ve ilke geliştirmenin dahi mümkün olmadığı şekilsiz bir gölgeye dönüşmüş oluyoruz. Köle ruhlu gölge insanlar alıştıkları yaşamı özgürlüğe tercih ettikleri için Hz. Musa'dan soğan, sarımsak ve mercimek istemişlerdi. Özgürlüğün bedelini ödemek yerine zilleti normalleştirmişler, sürekli geride bıraktıkları köle yaşamını aramışlardı. İçinde bulunduğu durumu normalleştirmek zihnin, dayanamayacağı hayat şartlarıyla baş etme yöntemi olabilir. Bu nedenle onları yargılamak ve eleştirmek yerine özgürlüğe ve saygın bir insan gibi hissetmeye yavaş yavaş alıştırmak gerekir
Sayfa 40
Eğer yetenek denirse buna, bir kımıltıyı daha başlamadan hisseder, kimsenin duymadığı, henüz ağızdan çıkmamış sesleri duyardı. Yalnız kaldığındaki sessizliği nasıl sevmesin böyle bir çocuk? Radarlarını içine çevirmese daha bir uçacak sevinçten bu kısacık anlarda. Her yer çok kalabalık. İnsanlar çok sesli. Yüzler çok konuşkan. Bütün sesleri duyan, bütün yüzleri okuyan çocuk çok yorgun. Bu bombardımandan kaçmak için etrafındakilerin hür- met edeceği bir yalnızlık bulabilme çabasıyla sarıldı kitaplara. Okumak hürmet edilecek bir eylemdi. Böylelikle kaçışı sorgulanmaz, kolundan tutulup olayların ortasına çekilmez, "Bırakın okusun." denirdi. Üstelik okurken yüzler gözetlenmez, biraz gayret edince sesler de duyulmazdı.
Sayfa 13
223 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.