No man is an island, entire of itself;
every man is a piece of the continent,
a part of the main...!
(Hiç kimse bir ada değildir, kendi başına;
herkes bir parçasıdır anakaranın,
asıl olanın bir parçası.)
JOHN DONNE
Goebbels, “bir bahane yaratacağız(işgal için). Diplomasi, her zaman huzura ve düzene hizmet eder, ama mirasa konabilmektedir için bize biraz patırtı gerek.”
Tüm dünyayı yangın yerine çevirecek bir savaş nasıl başladı? Belgesel tadındaki bu kitabında 1939 yazında gün be gün yaşananları, basit ama etkileyici bir anlatım dili ve ilgi çekici kurgusuyla önümüze seriyor Werner Biermann.
Yazarımız savaşın bittiği yıl doğan bir Alman. Uzun yıllar gazetecilik yapmış, çok sayıda belgesel yönetmiş. Bu başarılı
"Savaşı başlatmak için propagandaya dayalı bir fırsat yaratacağım, inandırıcı olup olmaması hiç fark etmiyor. Galip gelene gerçeği söyleyip söylemediği sorulmaz. Savaşın başlaması ve yönetilmesi haklı olmaya değil, zafer kazanmaya bağlıdır."
Hitler, "Varoluş savaşı" için, "halkların birbiriyle önlenemez mücadelesi"nde yalnızca "saf ırktan halk"ların başarılı olabileceğine inanıyor. Bunun için yalnızca "aşağı Yahudi ırkı öğesinin bertaraf edilmesi yeterli değil, her bireyin irsiyet sağlığı açısından kritik gözle incelenmesi de gerek."
Hitler 1929'da Nürnberg'de "her yıl yeni doğan bir milyonun en zayıf olan yedi yüz bininin yok edilmesi"nin asla insanlık dışı olmadığını, aksine büyük ölçüde "halkın gücünün artışı" anlamına geldiğini alkışlar eşliğinde söylemişti.
"Chamberlain ve orta sınıf Batı dünyası Hitler'i hayli zor ve irrasyonel, ancak Bolşevizme ve komünist dünya devrimine karşı koyacak güçte ideolojik ve askeri bir kale gibi görüyor."
"Adolf Eichmann, Rothschild Sarayı'nda yepyeni bir sistem geliştiriyor. Gurur duyduğu, ultramodern bir yürüyen bant sistemi . Yahudi bir tanığın anlattığına göre bu sistem, "otomatik bir fabrika" gibi çalışıyor. Bir ucundan dükkan, fabrika ya da banka hesabı gibi hala sahip olduğu bir şeyler olan bir Yahudi giriyor, bir gişeden öbür gişeye, bir bürodan öbür büroya giderek tüm binanın içinden geçiyor ve diğer kapıdan çıktığında, tüm hakları elinden alınmış, beş parası kalmamış oluyor. Buna karşılık üzerinde '14 gün içinde ülkeyi terk etmeniz gerekiyor, aksi takdirde toplama kampına gönderileceksiniz'
yazılı bir pasaport tutuşturuluyor eline."
"Şimdi kongrede diktatörün, konuşmasının dış politika bölümünde duyurduğu tez tartışılıyor: dünyanın paylaşımı için başlayan yeni bir savaş. Saldırgan devletler Çin'e, Etiyopya'ya, Avusturya'ya ve Çekoslovakya'ya saldıran Japonya, İtalya ile Almanya. ABD, Fransa ve İngiltere saldırganları yatıştırmak için bu ülkeleri kurban ettiler. Böylece tek sosyalist devlet olan Sovyetler Birliği üzerinde genişleme baskısı uygulamak istiyorlardı. Batılı güçlerin karşı koymaktan açıkça vazgeçmeleri, "ciddi bir fiyaskoya yol açabilir."
Stalin kongre katılımcılarına bir hatırlatma daha yapıyor: "Maşa kullanmaya alışkın" savaş çığırtkanlarının, SSCB'yi de kendi çekişmelerinin içine almasına asla izin vermeyecek."
"Şehre girerken her türlü karşıt gösteri yapıldı, ancak ciddi bir şey olmadı. Prag'da Yahudiler ve Marksistler hala çok fazla. Tümünü tütsüleyeceğiz."