Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi

Kolektif

Öne Çıkan 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi Gönderileri

Öne Çıkan 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi kitaplarını, öne çıkan 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi sözleri ve alıntılarını, öne çıkan 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi yazarlarını, öne çıkan 20. Yüzyılın Uluslararası Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Britanya ile karmaşık ve çok eskiye dayanan tarihi ilişkisi nedeniyle İrlanda oldukça kural dışı bir örnektir ama çok da önemli bir örnektir, çünkü İrlanda'nın Britanya'nın boyunduruğundan kurtulmak için gösterdiği çaba, sömürgelerin kurtuluşa ulaşmak için savaşmalarının mümkün olduğunu göstermekteydi.
Sayfa 102
Siyonizm'in geçirdiği bu dönüşüm, "toprağı olmayan bir halk için, halkı olmayan bir toprak" sloganının da çok iyi örneklediği şekilde, yerel Arap halkını Yahudi devleti inşa etme projesinden dışladığı gibi, romantik milliyetçiler ile ortak üretim çifliklerinde yaşayan çiftçi sosyalistlerin kurtuluş için toprağın vazgeçilmez bir ön şart olduğu görüşünü temel almaları da, Siyanist yerleştirmecileri Arap köylülerle yani, Filistinlilerle, sonucu sıfır olan bir rekabete soktu.
Sayfa 126
Reklam
...durağanlaşmış Siyonist harekete hayatiyet veren..., Rusya'nın 1905'teki bitmemiş devrimini hemen izleyen katliamlar oldu. Genel olarak kabul edildiği gibi bu olaylar, Filistin'deki Yahudi devletinin kurumsal temellerini atan, 1904-14 arasındaki ikinci Aliyah'a yol açmıştı.
Sayfa 125
Çin-Japon Savaşı
Japonya'nın kaçamak davranışları kendi konumundaki şu yemek zayıf noktadan kaynaklanıyordu: Bir yanda Batı'nın tutumundan nefret ederken bir yandan da Batı demokrasileriyle ticaret yapma ihtiyacı.
Sayfa 86
Modernleşme eski kurumların ve geleneksel toplumsal, kültürel, ekonomik yaşamın dokusunun yıpranmasına yol açtı. Parlamentolar, siyasal partiler, baskı grupları ve basın yoluyla halk siyasal alana etki yapmaya başladı. Her yerde seçkinler kesimi, içeride değişim taleplerini yatıştırma mücadelesi veriyordu ve en sözünü sakınmayan gruplar da dışarıda genişleme talebinde bulunuyordu. Bu siyasal gerilimin arka planında çok daha geniş bir entelektüel başkaldırı hüküm sürmekteydi. Nietzche Tanrı'nın öldüğünü ilan etmiş, Darwin, İncil'deki Yaradılış bölümünün bir efsane olduğunu, Freud ise bilinçaltını keşfetmişti ve Einstein zaman ve uzam kavramlarıyla ilgili geleneksel düşünceleri silip süpürmüştü.
Sayfa 18 - Siyasal Kitabevi, 2.Baskı, Ağustos 2015
Şerif Hüseyin henüz savaş başlamadan önce Arapların Türklerden kurtarmak için Britanya'dan askeri yardım isteğinde bulunmuş, ancak Osmanlılar hala dost sayıldığı ve Avrupa'daki dengenin bozulmaması açısından önemli bir devlet olarak görüldüğü için bu talep reddedilmişti.
Sayfa 127
Reklam
Bu ihanete uğrama duygusu Kürtler tarafından da paylaşılıyordu çünkü Lozan Konferansı'nda kendilerine ait bir devlet kurulacağı sözü verilmesine karşın, Britanya Irak mandasının bütünlüğünü bozmak istememesi, özellikle de petrol yatakları bakımından zengin olan Musul Bölgesi üzerine anlaşmazlıklar çıkması Britanya'nın çıkarlarına ters düşünce, Kürtlerin umutları da boşa çıktı.
Sayfa 109
Avrupa sömürgeciliği ile Arap milliyetçiliği arasındaki ilişki en iyi şekilde, bir aşk ve nefret ilişkisi olarak tanımlanalabilir çünkü Arap milliyetçiliği bazı Avrupa fikirlerini tutkuyla benimserken aynı zamanda Avrupa egemenliğinden şiddetlw nefret ediyordu. Sonunda Avrupa sömürgeciliği Arapların ulusal kimlik duygusunu güçlendirdi.
Sayfa 107
Ekonomik sıkıntı doğal olarak siyasal iklimi de zehirledi. Siyasi partilerin popülerliği, bir dizi yolsuzluk skandalı ve siyasetçilerin yalnızca büyük Japon kartellerinin (zaibatsu) çıkarlarına hizmet ettiği izlenimini doğurması yüzünden zaten epeyce aşınmıştı. Ekonomik kriz bu düşmanlığı iyice keskinleştirdi ve "aşırı milliyetçileri" siyasi parti rejimi kavramını toptan reddetmeye ve modernleşmenin doğurduğu sorunların baskısına cevap vermeye çalışan derneklerin hızla çoğalmasına yol açtı.
Sayfa 79
Manda sisteminin ilginç bir çelişkisi vardı. Önce "reel politik" ruhu içinde Osmanlı Imparatorluğuna, kaybeden taraf olarak "yabancı" topraklarını kazanan tarafa vermesi şartı öne sürüp, İmparatorluktan "arta kalan topraklardan" ibaret bir Türkiye yaratmış, sonra da kuvvetler dengesi politikasının hayal edilebilecek en küstah örneği olan ve 1916'da gizli olarak yapılan Sykes-Picot Antlaşması doğrultusunda manda yönetimine verilen bölgeleri, Britanya ve Fransa arasında bölüştürmüştü.
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.