Prof. Dr. Özcan Köknel, yeni kitabı 2000’li Yılları Algılamak’ta iki binli yılların dünyada özellikle ülkemizde algılanış biçimini ve bu algılanış biçiminde dünyada ve ülkemizde ekonomik, kültürel, politik, siyasal, toplumsal alanda ortaya çıkan kavram değişiklikleri kaleme alıyor. On iki bölümden oluşan kitapta, iki binli yıllara kadar konuyla ilgili bilgi birikiminin alışılmış, kullanılan temel kavramlar kısaca hatırlatıyor. Özcan Köknel, iki binli yılların bu kavramlar üzerindeki olumlu, olumsuz etkilerini, bireysel ve toplumsal yaşantıya yansımasını irdeliyor. “İki binli yılları algılarken, yaşarken, birinci bölümün ışığı altında, ikinci bölümde yer alan mutluluk ahlakı, üçüncü bölümde yer alan ruhbilim öğretilerini okumanızı öneriyorum,” diyor. “Bu bölümlerin aktardığı kavramların algılanması, anlaşılması, yorumlanması iki binli yılların getirdiklerinin götürdüklerinin irdelenmesinde ışık tutacağına inanıyorum.” Kitabın birinci bölümünde, mutluluk, ruh sağlığı ve algıyla ilgili temel bilgiler, ikinci bölümünde mutluluk ahlakı yer alıyor. Köknel, bu ahlakın etkisi altında oluşmuş insan hakları üzerinde ayrıntılı bir şekilde duruyor. Dördüncü bölümde ise iki binli yılların yönelimini tartıştışılıyor. Bu yönelimin getirdiği küreselleşme kavramının özellikle ekonomiye, politikaya, siyasete getirdikleri, götürdükleri üzerinde duran yazar, iki binli yılların savaşlarını, küreselleşme eğilimi gösteren terörü anlatıyor. Ekonomik sorunlar altında ezilen insanların, toplumların, küreselleşen şiddet karşısındaki kaygısını, korkusunu belirtiyor. Beşinci bölümde, doğal ortam ve kent yaşamı var. “Altıncı bölümde, iki binli yıllarda insanın yapıtaşlarını değiştirmeye yönelik “genom projesi” ve “klonlama” ile ilgili ahlak ilkelerine, etik kurallara uyulmadığında, insanlığı tehdit eden, geleceğin dehşetine kapıldım, diyen yazar kitabın diğer bölümlerini şöyle anlatıyor: “Yedinci bölümde, iki binli yılları yaşayan, algılayan insanların doğumla gelen “Hayat Ansiklopedisi”nde bulunan korunma, beslenme, uyku gibi bedensel, cinsellik gibi bedensel, ruhsal, toplumsal temel gereksinimlerinde, bunların doyumunda yaptığı değişmeleri anlattım. Sekizinci bölümde, teknolojik gelişmenin yarattığı iletişim ağının insanın yaşantısına etkisini inceledim. İletişim ağı içinde hızla gelişen ve yayılan postmodern ve popüler kültürün, sadece, “Kim? Nerde?” yapılan magazin haberciliğinin getirdiklerini, götürdüklerini irdeledim. Güzellikten sağlığa, müzikten spora, ilaçtan alkol ve madde kullanımına kadar, insanla ilgili bütün alanlarda postmodern kültürün esintilerine rastladım. Dokuzuncu bölümde, kitle iletişim araçlarında, özellikle kimi televizyonda postmodern kültürün oyun içinde oynadığı oyunlardan örnekler verdim. Gerçekdışı, sanal ve yalan dünyadan gelen uyaranların taşıdığı iletileri algılayan, çocukların, gençlerin, erişkinlerin bilişsel işlevlerinde ortaya çıkan değişmeleri, çatışmaları, gelişmeleri anlatmaya çalıştım. Onuncu bölümde, iki binli yıllarda, içinde yaşadığı doğal, toplumsal ortamda, kimliğini arayan çocuğun, gencin serüvenini aktarmaya çalıştım. Bu arayışta, “Ben kimim?... Sen kimsin?” sorusuna cevap veren aile yapısının durumunu irdeledim. On birinci bölümde, çocuğun ve gencin kişiliğinin gelişmesinde; erişkinin, toplumsal durumunda, rolünde, kimliğinin saygınlık kazanmasında önemli bir etken olan çalışma, iş yaşamı ve meslek kavramı üzerinde durdum. İki binli yılların yöneliminin, çalıştığı alandan, meslekte kariyer sahibi olan insanlara başarı şansı tanıdığını vurguladım. Başarıya ulaşma çabasının, insanı mutlu kılan bir güç, güdü olduğu düşünülürse, insanların, toplumların geleceği ve gelişmesi için yeni yollar, yöntemler oluşturacağını tasarladım. On ikinci ve son bölümde, kimlik arayışında ön planda rol oynayan, başta din olmak üzere, mezhep, tarikat, etnik köken, gelenek, görenek gibi birincil, ulusal kimlik gibi ikincil temel toplumsal yapıların, iki binli yıllarda tartışılan anlamları üzerinde durdum. “Ben insanım” kimliğine ulaşmak, evrensel kültürü yaratmak için, bin yıllar boyu oluşmuş ulusal kimliklerin gerekli ve yeterli olduğu sonucuna vardım.” 2000’li Yılları Algılamak, önce dünyada, sonra ülkemizde gündemde olan, sorun yaratan, ve tartışılan konuları irdeliyor.