Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

30 Şubat Gönderileri

30 Şubat kitaplarını, 30 Şubat sözleri ve alıntılarını, 30 Şubat yazarlarını, 30 Şubat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kısacası bizi aniden terk eden geçmişe kızgın, kandıran geleceğe küs olarak tahammül edemediğimiz şimdiki zamana sıkışıp kalacağız.
Sayfa 143 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
254 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Farklı okumalara açık bir roman
Değişik bir okuma süreci yaşadım bu kitapla birlikte. Yazarın çok farklı, şiirsel ve masalsı bir dili vardı. Bir yandan da satır aralarında bir çok konu hakkında göndermeler yer alıyordu. Her okuyucunun birikimine ve hayata bakış açısına göre yorumlanabilen kitaplardan. Belli bir okuma olgunluğuna erişmiş olanların daha çok seveceğini düşünüyorum. Benim için de orta karar bir kitaptı. . Konusuna gelirsek; Bir şehirde yaşanan gülme salgını anlatılıyordu kitapta. Bir aile ekseninde yaşanan gelişmeler üzerinden ilerleyen bir kurgusu vardı. Bu salgının çıkması ile paralel şehirdeki güvercinlerin de birer birer ölümü de aktarılmıştı. Aynı zamanda insanlar da bu salgın ile rüya görmemeye başlar. Yaşanan salgının detayları çok iyi kurgulanmıştı. İnsanların gülme salgını ile nasıl öldükleri bir Tıp doktoru gibi neden sonuç ilişkisine bağlı olarak anlatılmış olması çok iyiydi. Satır aralarında çarpıcı mesajlar çoğunluktaydı. Kitaptaki kumar bağımlısı Afsane karakterinin kumar oyunundaki hamlelerinin çok derinlemesine uzun uzun anlatılması bana çok sıkıcı geldi açıkçası. . Salgının tek çaresinin rüya makineleri icat etmek olduğunu düşünen doktor Hobson bu iş için çalışmalara başlar. Ütopik öğeler içeren, değişik okumalara açık bir kitaptı.
30 Şubat
30 ŞubatŞebnem Şenyener · Can Yayınları · 20099 okunma
Reklam
Bugüne dek şehri eksik yaşamışım, daha doğrusu, sen benimleyken onu o kadar canlı buluyordum ki, içinde barındırdığı gücün ortaya çıkandan çok daha fazla olduğunu hissediyorum sürekli olarak, halbuki şimdi anladım ki amacım seni öğrenmekmiş, kahkahalarında taşıdığın sokakları…
Halbuki bu şehrin sokaklarında aramak yerine onu, damakta Hindistan’dan bir baharatın içinde ya da Kahire’nin muzaffer kadınlarının dilinde, melekler ülkesinin lügatında, eski aylara ait kullanılmış takvim yapraklarında, gözde, parmakların ucunda, nefeste ve tabi en doğrusu bir rüyada arasaydım belki onun sessizliğini çözebilecektim.
Bazıları çevreleri kalabalıklaştıkça yalnızlığa saplanır, bazıları ise tümüyle yapayalnızken iyice kalabalık ortasında kalır.
Bir günden ötekine gülen bir gemiyle, dalgaların üzerinden, çalkalanarak, her an güverteden denize kayma endişesiyle karanlıkta, etrafta dalga köpüklerinden başka bir şey görmeden sonu belirsiz yolculuktayız.
Reklam
Geçmiş bir daha geri dönemeyeceğimiz kıyıdan bizi uğurlayan densiz bir özleme dönüşecek. Kısacası bizi aniden terk eden geçmişe kızgın, kandıran geleceğe küs olarak tahammül edemediğimiz şimdiki zamana sıkışıp kalacağız.
Gitmeye hazırlanmakla geçirecek günlerini. Gitmekten bahsederek. Alıp başını gitmekten. Giderse geride bırakmak istediği her şeyin ruhuna eşlik edeceğinin farkında olmasına rağmen. Yakınında ona acı veren ne varsa onunla birlikte gidecek, üstelik onun ayrılık idealine hiç aldırmadan. Gölgeler halinde takip edecekler onu. Bizi terk edersen biz de seninle geliyoruz diyecekler alay edercesine.
Yine de aşk o basit, yalın gerçek, her zaman mantığın önünde koşan, özellikle de tehdit altındaki yaşamı haykıran ve neslini kahramanca savunan bir dirençle doğası gereği yükselecek bize rağmen.
Kahkahalara boğuldu şehir Bir nehir Aktı üzerinden yıldızlarla beraber Sel bastı gökdelenleri Rüya bindi kuşların kanadına Terk etti Cenneti, cehennemi.