Ben Atatürkçüyüm.
Ben Cumhuriyetçiyim.
Ben Laikim.
Ben antiemperyalistim.
Ben bağımsız Türkiye'den yanayım.
Ben özgürlükçüyüm.
Ben insan hakları savunucusuyum.
Ben terörün karşısındayım.
Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım.
Öyleyse vurun, parçalayın!
Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar çıkacaktır...
68, bir yürek yangınıydı; bağımsızlık ve özgürlük sevdasıydı; tıpkı Cumhuriyet devrimleri, Köy Enstitüleri, 40 kuşağı, Halkevleri gibi Cumhuriyetin ve bağımsızlığın simgesiydi.
Düzenin düşmanlığı Köy Enstitüleri ile başlayıp öğretmen okullarıyla, eğitim enstitüleriyle, yüksek öğretmen okullarıyla tüm öğretmen yetiştiren kurumlaraydı. Bu gerçeğin gözlerden ırak tutulmaması gerekir. Bugün vardığımız nokta adım adım bu kurumların elimizden alınmasıdır. Öğretmen okullarının önce öğretmen liselerine dönüştürülmesi, sonra da hepten ortadan kaldırılması, eğitim enstitülerinin önce dört yıla çıkarılıp akademiye dönüştürülmek istenmesi, sonra YÖK’ün bir parçası olarak ortadan kaldırılması sinsi bir planın yaşam geçirilmesinden başka bir şey değildir. Bugün eğitimimizin tıpkı Köy Enstitüleri gibi öğretmen okullarına, yüksek öğretmen okulları gibi kurumlara da gereksinmesi var.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende,
ve açsak, yorgunsak,
al kan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak,
kabahat senin,
-demeğe de dilim varmıyor ama-
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim.
"Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı, alsın vallahi,benden geldiyse eğer sizleri böyle kötü yönetenler.Hiç bana kızmayın artık,çocuklar.Temiz yürekli olun,bana yeter. sevişin güle oynaya yaşayın.Sizi yakarım diye korkmayın. Kralına da yobazına da basın kalayı.."
"Ben Atatürkçüyüm. Ben Cumhuriyetçiyim. Ben Laikim. Ben antiemperyalistim. Ben bağımsız Türkiye'den yanayım. Ben özgürlükçüyüm. Ben insan hakları savunucusuyum. Ben terörün karşısındayım. Bem yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Öyleyse vurun, parçalayın! Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar çıkacaktır."
(Uğur Mumcu)
"Meğer ne büyük günah işlemişiz! Kanunlu, kanunsuz baskılar altında ezile ezile pestile döndük. Bugünün itibarlı kişileri gibi kese doldurmadık, makam peşinde koşmadık.
Bütün kavgamızda kendimiz için hiçbir şey istemedik. Yalnız ve yalnız, bu yurdun bütün yükünü omuzlarda taşıyan milyonlarca insanın derdine derman olacak yolları araştırmak istedik.
Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi."
(Sabahattin Ali)